Köşe YazarlarıManşet

Osman Uraner ile Gündem 2

Merhaba sevgili voleybol severler,
Bugün sizlerle biraz dertleşmek istiyorum.

Camiada şöyle bir kanı vardır; herkesle, her konuyla ilgili konuşursan “kötü kişi “olursun. Çok hoşlanmazlar bu tip kişilerden. Dışlarlar. Bu, insanları, özellikle genç antrenörleri korkutmak ve susturmak için ısrarla yayılan hurafedir. Çünkü söylemler, buna inanmak ve yaymak isteyen “Rızkı Allah verir” i öğrenmemişler için çok kolaydır.
“Yalanı, yanlışı, haksızlığı gördüğünüzde susmayın, susan dilsiz şeytandır “diyen bir dinin insanı olarak inandığım doğruları konuşmaktan çekinmedim, çekinmeyeceğim.

1972 senesinden beri içinde olduğum voleybol camiası bana muhteşem bir hayat yaşattı. Kendimle, muhteşem oyuncu ve antrenörlerle yarışmak şansını elde ettim. Dostlar kazandım ama gerçek dostlar. E, hali ile düşmanlarım da oldu. Tek yapabildikleri arkamdan konuşmaları ve dedikodulardı. “Bu hayatta herkes kendine yakışanı yapar “o kadar!

Gündeme gelirsek,
1-Bir büyük kulüp, başka bir büyük kulübe gidip ‘Genç oyunculardan bazılarını bize kiralık verin’ diyor.
O kulüp de ‘antrenörünüz kim?’ diyor. Yöneticiler de bazı isimler söylüyor.
‘O isimlerden şu hoca olursa size oyuncu veririz’ deniyor.
Diğer büyük kulüp de o hoca ile anlaşıyor. O hoca Ocak ayında bir başka büyük olmaya çalışan kulüp tarafından işine son verilen kişiydi, bilmiyorlar.

Şimdi TÜRK voleybolunun getirildiği durum bu!

Artık bazı “büyük” kulüpler işi başka takımları DİZAYN ETMEYE kadar götürdü. Yolladıkları antrenörleri rakiplerin içine sokuyor ve yarışıyor. Bunu da gördük!
Voleybol Federasyonumuzun yaptığı bunca doğru iş, kulüplerin güçlenmesi için projeler, kulüplerde yedek kalan oyuncularla Olimpiyatlara gitmek ,altyapılarda büyük kulüplerden görmedikleri desteğe rağmen elde ettikleri başarılar, düşmeyi kaldırıp 4 takımı Sultanlar ve Efeler Ligi’ne almak vs vs her şey, işte böyle heba ediliyor.

Mesela Sultanlar – Efeler Ligi’ne çıkan bir kulüp başkanını arayıp; “sizin altyapınız yok, Bu ligde yaşamanız için her sene 10 oyuncu alma şansınız da yok. Böyle bir sürü kulüp dayanamadı ve kapandı. Ben size 1.Ligde, şu kulüple anlaşarak oradan her sene oyuncu yetiştirebilirim “diye teklifte bulundum. Bunu her kulübe de teklif edebilirim. En az 3-4 oyuncu da kazandırabiliriz voleybola diyorum.

2-Yine büyük kulüpler kendi içlerinde tutmadığı “genç antrenörleri” birkaç yıldır Sultanlar- Efeler Liglerinde rakiplerine veriyor ve yarışıyor. Kadrolarında yabancı oynatıp yedek bıraktıkları ama Milli Takımımızda oynayıp Olimpiyatlara katılmamızı sağlayan sporcularını da bu kulüplere kiralıyor. Güya genç oyuncular oynayıp gelişecekler ama bu gelişim için büyük kulüpler “kendi koydukları, kendi seçtikleri” yere bu genç sporcuları veriyor. Mesela Eczacıbaşı, Fenerbahçe, Galatasaray isterse hayır! Ama THY isterse olur..
Türkiye Voleybolu Federasyonu ve camiamız bu dizayn edilmeyi hak etmiyor.

3-Sultanlar-Efeler Ligi takımına “genç antrenör” hop diye antrenör oluyor. Olur mu, olur. Geldiği 1.Lig takımına da kankasını koyduruyor. Bu da olabilir.
Asıl enteresan olan, bu iki antrenörün çalıştığı, iş yaptığı menajerleri ortak. Yani oyuncuları bu menajerden alıyorlar hep.
Şans işte. 1.Lig kulüp başkanının oğlu da bu ortak menajerin kankası. Bu da çok büyük tesadüf ama…
Voleybol camiası bu kadar ucuz ilişkilerle kurulan kulüpleri ve buralarda görev yapan “çapsız” antrenörleri de hak etmiyor.

4-Federasyon Başkanı Sayın Mehmet Akif Üstündağ virüs olayından sonra 4 kadın-4 erkek takımı da mağdur etmeden üst lige aldı. İstese ısrar eder, en sağlıklı izolasyon ortamında final maçlarını 2 seride üçer gün oynatır ve 2 kadın,2 erkek takım belirleyebilirdi.
Şimdi bu 8 takımdan üst lige çıkma primlerini vermeyenlerin olduğunu söylüyor herkes. Yani şampiyonu olmayan maçları herkes “biz şampiyonuz ” diye reklamını yapıp, havasını attı. Ama finallere getiren sporcu ve teknik ekibe söz verdikleri Şampiyonluk Primlerini ödememişler. Bu çok ayıp bir davranış. Çünkü çıkılan üst ligde oynamayacak sporcular, antrenörler olacak ve bu Prim onların hakkı. Umarım bu uyarı, hatırlatma kulüplerimizi bir kez daha düşündürüp, doğru kararı vermelerini sağlar ve Primlerini öderler.

5-Diğer maddeleri, konuları haftaya bırakıyorum. Yazı çok uzun olmasın diye.
Virüs salgını da insanların kendine gelip, yaşadıkları sürece hak ettikleri kadarına razı olmalarının, başkalarının ekmeği, şerefi ile oynamadan bu hayatı bitene kadar devam etmeleri gereğini öğretemedi. Kişi, fıtratında ne varsa onu yapar gerçeği bir kez daha belgelendi.

Saygılarımla,

 

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu