Köşe YazarlarıManşet

Çay Saati’nde ‘Gördüklerim, okuduklarımla bu hafta’

Merhaba sevgili voleybol severler,

‘Gördüklerim, okuduklarımla bu hafta’ yazıma başlamadan önce Eczacıbaşı VitrA- Fenerbahçe Opet karşılaşması öncesinde gördüklerimin ne derece güzel görüntüler olduğunundan bahsederek başlamak istiyorum. Yazımın ilerleyen bölümlerinde paylaşacağım.

2 Kasım Cumartesi günü oynanan maçlarda bana göre ilginç bazı skorlar vardı.
THY – Karayolları : 3-2,
PTT – Beşiktaş : 3 – 1

Kadrolara bakınca THY ve PTT’nin üç puanı çok rahat alabileceği taraflar gibi görünseler de biri bir puan, diğeri de maçı kaybetti.

Beşiktaş nihayet sezonun ilk maçından sonra hem de üç puanla kazanarak ilerisi için umudunu korudu. Bunda cezası biten Kamil Söz’ün takımın başında ilk kez sahada olmasının da katkısı çok fazladır. Geride kalan haftalarda gördüğüm Beşiktaş’ta; Sultanlar Ligi’nde her hangi bir takımda ilk altı oynayacak oyunculardan kurulu bir takımın, neden sahada birinin gelip onların elinden tutup maça dahil edeceği gibi durduklarını hiç anlamıyordum! Kendilerine biraz güvenle, biraz motivasyonla ileriki maçlarda daha iyi bir Beşiktaş izleyeceğiz. Beşiktaş’ın biraz da, Türk oyunculara görev ve sorumluluk verildiğinde neler yapabileceklerini göstermek gibi de bir misyonu oluştu. Belki zorunluluktan kurdular bu kadroyu ama bu kadro hepimize çok şeyler verebilecek, anlatabilecek ve başarabilecek güçtedir. Rakibi PTT ise daha iyi bütçeyle daha iyi bir kadro kursa da ligde çok can yakar diyemiyorum. Nedense Mehmet Bedestenlioğlu gibi bir öğretmeni genç takımlara verip oradan oyuncu yetiştirmesi yerine, Sultanlar Ligi’nde kendini ispatlamasını bekliyoruz. İspatlamaya ihtiyacı mı var diyebilirsiniz de bence Sultanlar Ligi’nde hâlâ var. Ama genç takımlarda yok. Çünkü orada hangi oyuncuyu alıp geliştireceğini iyi biliyor ve Milli Takımla birlikte yukarıdaki takımları da besliyor/du.

THY gelecek olursak;
Öyle bir kadroya sahip bir takımın hâlâ istenilen seviyede olmaması yine Baş antrenörle ilgili olduğunu düşünüyorum. Bir şey var ve bunu çözemiyor Suphi hoca. Kadro çok iyi. Ligin en iyi birkaç kadrosundan biri hatta. Ama beklenilen skorlar hâlâ gelmiyor. Daha önce de yazmıştım, ligin ortalarında kalmak isteniliyorsa doğru hoca. Yok bu kadro yukarıda olur deniliyorsa zor.
Ve Karayolları gibi genç ve de voleybol oynamaktan keyif aldığını her maç belli eden bir takıma karşı THY’nin set ve puan kaybetmesi bana göre Karayolları’nın başarısıdır. Onlar da henüz alt sıralarda olsalar da gençler maç maç ilerleyip tecrübe kazandıkça ligin sonunda farklı yerde, farklı bir Karayolları görebiliriz!

Bana göre ligin birbirine çok benzeyen iki takımı Aydın ve Galatasaray’ın Aydın’da oynadıkları maçta gülen taraf sarı kırmızılılar oldu.
Aydın, Ezgi ile pasör pozisyonunda bir tık önde olsa da Galatasaray Alesia ve Anthi ile hücumda iki tık önde. Güldeniz ve onun Hollanda şubesi Maret Balkestein-Grothues iki takım için de oyunun en önemli oyuncuları. Kenardan girecekler ikisi kadar iyi olmadıkları için sezonun tüm yükünü bu iki oyuncu çekecek. Onlar ne kadar iyi servis karşılarsa, manşet alırsa, biri Anthi’yi, diğeri Plak’ı ve bazen de liberoyu ne kadar iyi kapatırsa pasör o kadar rahat top alır ve smaçörlere iyi pas atar. Aydın ve Galatasaray’da doğrudan skora az katkı verseler de, Güldeniz ve Maret iki takımın kaderini belirleyecek başrol oyuncuları.

Ve günün derbisi Eczacıbaşı VitrA – Fenerbahçe Opet maçı;
Maçtan önce hepimizin dikkatini (sizi bilmem ama benim için ilkti), maçı yöneten tüm hakemler ve GDS operatörlerinin ilk kez bir sosyal sorumluluk projesine takımlarla birlikte destek vermeleri çekmiştir!
Federasyonumuzu böyle bir şeyi düşünüp uyguladıkları, hakemlerin de oyunun parçası, sosyal sorumluluk projelerinde takımlar kadar duyarlı olduklarını gösterdiği için kutluyorum. Kim düşünüp hayata geçirilmesini sağlamışsa emeğine sağlık.

Böylesine anlamlı bir başlangıçla başlayan maçta iki taraf da kazanabilirdi. Fenerbahçe Opet ilk altısı çok iyi bir takım. Kenardan Fatma ve Beliz dışında hadi girsin de oyunu değiştirebilsin diyeceğimiz, sahadaki ilk altıyı arada dinlendirecek kadar güçlü bir yedek kadrosuna sahip değiller. Bu, oyuncu değiştirmeyi pek sevmeyen Zoran Terzic için de iyi bir bahane ama ilerleyen haftalarda Şampiyonlar Ligi ile birlikte yorgun oyuncular demek olabilir.
Dün, Gamze ve oyun sıkıştığında Motta Lloyd ile bunu aştı. Lloyd’la birlikte pasör çaprazına Hande’yi alarak hem sakatlıktan dolayı uzun zamandır oynamayan oyuncusunu manşete sokmadan denemiş oldu hem de Boskovic’i dinlendirmiş oldu ki o dinlenen Boskovic 36 sayı alarak takımının galibiyetinde büyük pay sahibiydi.
Kelsey ve Nati neredeyse birbirine yakın oynarken, Mihajlovic Kim’in yaklaşık iki katı fazla sayı aldı. Bu da köşelere dünya yıldızları yığmaya devam eden Eczacıbaşı’nın hâlâ skor yükünü Boskovic’ ten alacak çözümü üretememesi demek oluyor.
Orta oyuncularda Eda, Eczacıbaşılı orta oyuncuların toplamından fazla sayı üretse de, Eczacıbaşı’nın yedi oyuncuyla yaptığı 17 blok sayısına, Fenerbahçe dört oyuncuyla 8 blok yaparak karşılık verince ve üstüne skor üreten bir Boskovic’ten takımın lideri olan bir Boskovic’e geçiş yapan Boskovic’i maçın son setinde özellikle durduramayınca, Fenerbahçe’nin 1 puanla yetinmesi kaçınılmaz oldu.
Fenerbahçe için ileride sıkıntı olabilecek bir şey de orta oyuncularından Eda ile hücum etmesi ve skor üretmesi. Eda arkada ya da dışarıda ise Fenerbahçe orta oyuncusuz kalıyor sahada. Beliz sonradan girmek yerine ilk altı oynatılıp uzun vadede başarı için anahtar oyunculardan biri olabilir.
Eczacıbaşı bu sezon maça katkı yapan orta oyuncular konusunda daha şanslı. Geçen sezon taptığı blok sayısına altıncı hafta neredeyse ulaştı. Ligin en iyi blok yapan orta oyuncularının başında gelen Yasemin, hücumlarıyla da takımına katkı vermeye başladı.

Televizyondan daha çok maçın yayınlandığı haftalarda görüşmek üzere …

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu