Köşe YazarlarıManşet

Sene bilmem kaç?

Merhaba sevgili Voleybol Aktüel Takipçileri

Sene bilmem kaç…
Senelerin kesin tarihlerini çok hatırlayan biri olmadığım için Beşiktaş TV’deki Enver Bağlarbaşı’nın voleybol programının tarihini de hatırlayamıyorum.. Hatırladığım, Alev Anakök ne diyecek bu hafta diye programı sabırsızlıkla beklememdi. Çünkü voleybolu biliyordu.
Benim gibi ‘ooo üç metrenin gerisinden vurdu, üçlü blok çok iyiydi’ demenin yanında, sahadaki altı kişinin her birinin sahada hangi pozisyonun oyuncusu yani sahada oyuncu yerlerini belirleyen hangi numaranın oyuncusu olduklarını da söylüyordu. Bir de voleybolu bu şekilde öğretiyordu ki pozisyon hatası olunca aslında kaçta olması gerekirken kaça gitmiş de hata olmuş alıyorduk. “Hakem pozisyon hatası çaldı” deyip geçiştirmiyordu.
Bir maçın yorumunu sosyal medyada birlikte yaparken “pasör bir numarada” demişti biri. Diğeri de ”hayır pasör 11 numaralı oyuncu, bir numaralı değil!” demişti. Doğruydu pasör 11 numaralı formayı giyiyordu ve voleybolu tvde yorumlayan da olayı 11 numaralı oyuncu pasör ve şimdi pasör arkada diye anlattığı için yani voleybolu bizden daha iyi değil, bizim kadar bildiği içindi bunlar.
Mesela iyi bir dört numara lazım dendiğinde belki de çoğumuz ne alaka der. Ama iyi bir smaçör lazım dendiğinde yine aynı çoğumuz ‘Aaa evet’ deriz.
Bir zamanlar yorumcu Alev Anakök ne diyecek diye merakla ekran başına koşanlardan, bugün geldiğimiz nokta yorumcunun sesini duymamak için kısık sesle izlediğimiz voleybol severler ise, bunda yorumcu kadar ona görev verenlerin de sorumlulukları var.
Bir takımın oyuncusu sayı aldığında hatta isim vereyim, VakıfBanklı bir oyuncu sayı aldığında gösterdiği sevinç tepkisini rakibi sayı alınca gösteremiyorsa bir yorumcu, önce sahada olan oyuncuların aileleri de o TV’nin sesini kapatıp izler.
Hepimizin yorum yazarken, yaparken kaçırdığı, görmezden geldiği şeydir ailelerin de bizleri takip ettikleri, okudukları, TV’den izledikleri..
Ulusal basında, hele ki tarafsız olunması gereken bir yayında birkaçını överken koca bir ligi yok saymayalım!
Bugün voleybol yazılarıyla tekrar bir nevi voleybola merhaba diyen Zeynep Seda Uslu‘nun yazısını okurken bir bölümünde;
“Sanırım kız çocuklarına ilham olabilmek, onların hayaller kurmasını sağlayabilmek tüm voleybolcu arkadaşlarım için kıymetlidir. Çünkü hepimiz o yola girerken mutlaka bir sporcudan, bir hareketten, bir bakıştan veya bir sevinç kutlamasından etkilenerek motive olmuşuzdur.” demesiydi bana voleybolda ilgili Alev abi ile bugünü karşılaştırmama sebep. Voleybolcular nasıl ilham oluyorsa, yorumcular da genç arkadaşlarımıza aynı şekilde ilham olmalılar. Tamam kimseden Alev Anakök olmasını beklemiyoruz! Sadece voleybolu gerçekten bilen, yorumculuğu magazin ve voleybolcunun öz geçmişiyle olduğu kadar kendi voleybol bilgisi ile de renklendirmeye çalışan, renklendiren, eh tarafsız olursa ayrıca çokça makbule geçecek yorumcu/lar sanırım hepimizin hayali ve hakkı.
Bu vesile ile Zeynep Seda Uslu’ya yorumcu yazar olarak voleybolun dijital dünyasına hoş geldin diyorum. Umuyorum ki, onun yazarlığı bundan sonra pek çok voleybolcuya da voleybolu bıraktıktan sonra ilham versin. Köşelerinden maç izleyen değil, insanların doğruları görerek maç izlemelerine yardımcı olan kişiler olmayı tercih edebilsinler.
Pasör arkada üçlü hücum turu, pasör önde ikili hücum turundan çok daha fazlasını bilen ve bizlere bunu sıkmadan, usandırmadan anlatan, yorumcularla, televizyonların seslerini kısmadan maçlar izleyeceğimiz bir sezon olsun hepimize…

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu