ManşetRöportaj

VİDEO HABER: Giovanni & Bahar ile pizza gecesi

Coronavirüs nedeni ile dünyanın birçok yerinde, insanlar evlerinde kalarak salgının yayılmasını engellemeye çalışıyor. Evlerinde kalan insanların sıkılmaması için, birçok organizasyon ise internet üzerinden aktiviteler düzenleyerek bu sürecin keyifli geçmesini amaçlıyor.

Avrupa voleybolunun en üst organizasyonu olan CEV, sosyal medya hesabından gerek maç yayını yaparak gerek voleybol camiasından isimleri konuk alarak, takipçilerine keyifli anlar yaşatmayı amaçlıyor.

Bu amaçla düzenlenen bir yayına ise, geçtiğimiz günlerde, Giovanni Guidetti konuk oldu. Giovanni’nin yayınına zaman zaman Alison Yaz, zaman zaman da eşi Bahar Toksoy eşlik ederek, izleyenlere keyifli bir sohbet izlettirdi.
Sunucu Dave Rogers, sorduğu sorular ile ikilinin özel ve voleybol hayatına dair merak edilenlere cevap aradı. Sizler için bu yayını takip ederek, konuşulanları aktarmaya çalıştık.

Sunucu Dave Rogers, Giovanni Guidetti ile yapacağı röportaja, “Evde sıkılıyorum ve olumlu şeylere bakınıyorum ve en olumlu kişiyi aradım.” sözleri ile başladı.

Evinin mutfağından röportaja bağlanan Giovanni ise, bu gecenin pizza gecesi olduğuna değinerek, mutfakta iyi bir erkek olmadığını ve tek yapabildiğinin pizza olduğunu belirtti. Kızı, eşinin ve tabii ki kendisinin çok sevdiğini ifade ederek, zamanı olduğu için yeni şeyler denediğini aktardı.

Dave Rogers, bir haftadır Londra’da evden dışarı çıkmadığı belirterek Türkiye’deki durumu sordu.
Giovanni de, benzer sürecin İstanbul’da olduğunu belirterek,  bu hafta normalde Türkiye Kupası oynanacağını ve sonrasında play-off maçları ile devam edileceğini ama maçların durması ile birlikte antrenmanların da iptal edildiğini belirtti. Eşinin Fenerbahçe’de oynadığını ve benzer durumun eşi için de geçerli olduğunu aktardı. Şu sıralar, evdeki yaşamında, mümkün olduğunca az haber izlediğini çünkü çok fazla olumsuzluk getirdiğini, sadece gündemden uzak olmamak adına mümkün olduğunca az haber okuduğunu belirtti. Şu anda evde tek işinin ise bebek ve köpek bakmak olduğunu ifade etti.

Sunucunun, hem kendi hem takımı adına nasıl pozitif olduğunu sorması üzerine; “Sorunu çözemezsem sorunu endişe etmiyorum. Bu çözebileceğim bir sorun değil. Maçtaki gibi mücadele ediyorum, asla pes etmiyorum. 2-0 ve 20-10 gerideymiş gibi ki hayatımda bir kere oldu, durumu kazanmak için mücadele ediyorum. Kızım da mutlu çünkü annesi ve babası evde, antrenmanda değil. Kendim için de vaktim olduğu için okumaya çalışıyorum. Sabah 08:00’dan akşam 19:00’a kadar onu eğlendirmek için uğraşıyoruz. Voleybol oynaması için uğraşıyorum ama olmuyor. Kızım üç yaşında. Diğer oyuncuların çocuklarını görüyorum. Onlar voleybol oynuyorlar ama kendi kızımda yok, bunu da çok fazla önemsemiyorum.” dedi.

Kızının, Guidetti’nin röportaj yaptığı odaya gelmesi üzerine, Giovanni kamerayı kızına çevirerek kızını göstermek istedi. Fakat Alison Yaz utanarak babasının arkasına saklandı. Bunun üzerine, Giovanni kızı ile oynadığı en iyi oyunun saklambaç olduğunu belirtti. Ayrıca hikâyeler de okuduklarını belirterek, genelde prenses ve kurbağa olduklarını belirtti.

Giovanni, corona virüsü ile şu anda yaşanılan durumu da şöyle ifade etti:” Ben İtalyan’ım ve işlerin nasıl kötüye gittiğini görüyorum. Hastanede kalmaktansa evde sıkılmak iyidir. Şanslıyız, evdeyiz, alışverişe gidebiliyoruz, yemek pişirebiliyoruz, vakit geçiriyoruz.”

Kendisinin bu sene yogaya başladığını belirten Giovanni, kalçasının kötü olduğunu, diğer meslektaşları gibi olmak istemediğini belirtti. Lang Pin, Karch Kiraly ve Bernardi. Birçoğu kalça ameliyatı oldu. Olabildiğince beklemek istiyorum bu yüzden açma-germe ve yoga yapıyorum.

Sunucu, Giovanni’ye Apeldoorn ve Tokyo 2020 elemeleri ile ilgili de soru sorarak, o günleri bir kez daha anlatmasını istedi.

Giovanni,  “Maçtan sonra kutlamamdan görebilirdiniz, muhteşemdi. Takımla birlikte olan yolculuğumu sevdim. Tüm durumu nasıl yönettiğimiz güzeldi. Biz gerçekten birlikteydik, hiç olmadığı kadar birlikteydik. Başlangıcımız kötüydü, acı çektik, inanılmaz bir Polonya maçından geldik. Gece 02.00’da yattık, ertesi gün sabah 07:30’da antrenmana gitmek için kalktık. Kimse şikâyet etmedi, herkes çok odaklanmıştı, çok motiveydi. Başardık, gerçek bir takım gibi başardık. Türkiye’yi biliyorsunuz, bizim Boskovic’imiz yok, Egono’muz yok, Zhu Ting’imiz yok. Takım, takım gibi oynadı. Hep beraber oynamazsanız yapamazsınız. Benchteki oyuncuların da önemli bir rolü var. Takımı çok sevdim çünkü takım oyunu konusunda çok büyük efor sarf ettik. Bu voleybolu sevmemizin nedeni.”

Sunucunun, formaları ve bayrakları ile Giovanni’yi, takımı, oyuncuları desteklemesinin kendisini şaşırttığını ve televizyondan seyredenlerin Twitter ve Instagram üzerinden çokça kutlama mesajını paylaşmasını belirtmesi üzerine Guidetti şu yorumda bulundu: “Federasyonumu kutlamam gerekiyor çünkü bu kadar taraftarı getirmek için çok büyük iş yaptılar. Şuna inanıyorum Türkleri her yerde bulabilirsiniz. Almanya’ya gittiğinizde bolca Türk var, İngiltere’yi bilmiyorum ama muhtemelen orada da var. Çok tutkulu insanlar. Türkiye’de sokakta giderken biriyle tanıştığında, nasılsın demeden önce Fenerbahçe mi Galatasaray mı diye anlatıyorlar. En önemli şey, hangi kulüpten olduğun. Bu şekilde doğmuşlar ve gerçekten taraftarlar. Tezahürat yaptıklarında size çok şey veriyorlar. Apeldoorn’da evimizde gibi oynadık. Finalde Türkiye-Hollanda oynasaydı, harika olacağına inanıyordum. Hollanda, küçük Türkiye taraftarları olurdu ve final % 50 -50 oynanırdı. Ama Almanya maçında % 90-10’du. Taraftarlar bize finalde büyük bir güç verdi. Onlar için oynamak harikaydı. Dediğinde haklısın, önce ve sonrasında, İstanbul’da sokakta yürüdüğünde ki küçük bir şehir değil 20 milyondan bahsediyoruz. İnsanların bana bakışının değiştiğini görebiliyorum. Herkes beni tanıyor, beni tebrik ediyor. Sokakta koşuyorum ve herkes bana  “Bravo Hocam” diye el sallıyor. Olimpiyat Elemeleri gerçekten çok değiştirdi.”

Geçtiğimiz günlerde Belçikalı oyuncu Britt Herbots ile konuştuğunu belirten Dave Rogers, Herbots’ın Belçika’dan ayrılıp Fransa’da, İtalya’da oynamasının ne kadar önemli olduğundan bahsetti. Siz de oyuncuların, koçların bulunduğu yerden ayrılıp, sadece voleybol olarak değil hayat perspektifi olarak da yeni kültürler yeni ülkeler denemesinin önemli olduğunu düşünüyor musunuz sorusuna şöyle cevap verdi: “Yüzde yüz değil yüzde bin. Eğer iyi bir koç olduysam, İtalya’dan çok erken yaşta ayrılma cesaretimdir. Amerika’da çalışırken 27 yaşındaydım. Sonra Bulgaristan’da deneyim yaşadım. Sonra sekiz yıl Almanya’da koçluk yaptım. Türkiye’ye geldim, sonra iki yıl Hollanda’ya koçluk yaptım ve sonra tekrar Türkiye Milli Takımı. Bu yüzden size insan olarak çok şey veriyor. Bir insan olarak, bir erkek olarak gidiyorsun. Öncelikle kendini adapte etmen gerekiyor. Ben patronum diyerek her yere gidemezsin. Benim gibi yapacağız diyemezsin. Benim stilim bu değil. Benim yöntemim bu ama bana çok şey öğret çünkü senden çok şey öğrenmek istiyorum. Gittiğin her ülkeden öğrenebiliyorsan, bu sana hayatın sunduğu bir hediyedir. Benim sahip olduğum çünkü Amerika’da öğrendiğim, Bulgaristan’da öğrendiğim, Almanya’da öğrendiğim, Türkiye’de öğrendiğim, Hollanda’da öğrendiğim çok farklı ama sonunda çok benzersiz. Sonunda, üst düzey spor olarak konuşursak, benzer şekilde çok fazla şey veriyor. Tüm yardımcılarımı, tüm oyucnularımı, tüm genç oyuncularımı zorluyorum çünkü başarmak için en iyi yol. Konforunuzdan çıkmak zorundasınız. Oyuncuma baktığımda, gençken zor bir hayatı olmuşsa, normalde sahada da zor oyuncudur. Hayatı her zaman kolay olmuş oyuncu gördüğümde, sahada da böyledir. Bazen bu şekilde de yaşamış harika bir oyuncu bulabilirsiniz ama genelde acı çekmeyi öğrenmiş oyuncular daha fazladır. Bu nedenle sahada farkı görürsünüz. Çok fazla örnek var Türkiye’de bile çok fazla harika örnek var. Karımı söylersek, hikayesini benden daha iyi anlatacaktır ama şehrinden 16 yaşındayken ayrılmış. Voleybol oyuncusu olabilme umudu ile İstanbul’a gelmiş. Londra Olimpiyatları’na giden Bahar’ın jenerasyonundaki Gözde, Naz gibi oyuncular, üst düzey oyuncu olabilmek için hayatlarında zorluğu yaşamış.”

Röportaja Bahar’ın da gelmesi ile Giovanni tüm ailesinin birarada olduğunu izleyicilere gösterdi. Aynı zamanda, dışarıya çıkmak için bekleyen köpeğini de seyircilere gösterdi. Giovanni, kızı Alison’a domates keserken, Bahar’ın röportaja devam edebileceğini belirterek sözü eşine verdi.

Bahar evde kalması ile ilgili soruyu, “Evde olmayı özlemişim. Doğumdan sonra full çalıştım, yazın da arkadaşlarımla plaj voleybolu oynadım. Yerel turnuvalara katılıyorduk. Hala çalışıyorum. Bu yüzden evde kalmayı özlemişim ama tüm sporcular olarak hayatımızı kontrol altında tutuyorduk. Şu anda hayatımıza bir şey geldi ve kimse kontrol edemiyor. Yarın ne olacağı hakkında fikrim yok. Bu gerçekten çok rahatsız ediyor. Üstesinden gelmek kolay değil çünkü bir oyuncu olarak kontrol edemediğin şey çok ağır. Bir tarafım bu ağır şeyi hissediyor, diğer tarafım evde olmaktan, kızımla, eşimle olmaktan zevk alıyor. Eskiden birbirimizi turnuvalar, deplasmanlar, maçlar veya antrenmanlardan dolayı sadece iki gün görüyorduk. Şu ana kadar güzeldi ama daha sonra ne olacağını bilmiyorum. (gülerek)” diyerek cevapladı.

Hayatını her zaman kontrol etmekten bahsettin. Gün gün kontrol altında tutma konusunda kendine nasıl yardımcı oluyorsun sorusuna Bahar şöyle cevap verdi: “Açıkçası, uyandığımda yaptığım ilk şey, günümü planlamak. Normal programıma göre antrenmanım var. Hangi gün hangi antrenmanı yapacağımı planlamaya çalışıyorum, kendi kendime yoga yapmaya çalışıyorum. Kondisyonerimizin verdiği program var. Hangisini yapacağım veya hangi antrenmanı yapacağım, evde birçok ev işi var. Bu programı kendim yapmaya çalışıyorum. Yazmıyorum ama düşünüyorum. Beni daha güvende ve daha sakin yapıyor.”

Sunucunun, Giovanni’nin yoga çalışmasına değinmesi üzerine, Bahar Toksoy, “Giovanni oyunculara antrenman vermeyi özlediği için, bana yapamadığından bugün ki kurbanımız kızımı Alison’du.“ diye cevap verdi.

Sunucu, yogada çok kötü olduğunu söyleyerek, ayaklarına dokunmaya çalıştığını ama başaramadığı belirtti. Başarması için ne yapması gerektiğini Bahar’a sorduğunda şu cevabı aldı: “Tüm yoga eğitmenleri, her şeyin nefes almak ve pratik yapmak olduğunu söyler. Ben neredeyse 20 yıldır spor yapıyorum, ben o şekilde esnek değilim. “

Giovanni, senin 16 yaşında evden ayrıldığından bahsetti. Başaramasaydın ne düşünürdün sorusuna, Bahar’ın yanıtı şu oldu: “Benim açımdan zor soru. Kendimi bildiğimden beri voleybol oynuyorum. Ben oynamaya geç başladım, 12 yaşımdayken başladım, diğer sporcular gibi 8 yaşında başlamadım. Her zaman sınıfımda uzun kişiydim. Erkeklerden, kızlardan hatta üst sınıfltakilerden bile uzundum. Her zaman en uzun kişiydim. Spora yetenekliydim. Beni voleybol takımına seçtiklerinde, uzunum ama sonunda bunu bir şey için kullanacağım diyordum. Sonra, her zaman voleybola aşık olduğum için, büyüdü, büyüdü ve büyüdü. Benim için voleybol olmadığını düşünürsem, çocukluğumda hayalim hayvanlar için veteriner olmaktı. Her çeşit hayvana aşığım. Hiçbirini ayırmıyorum. Spora dâhil olmasaydım muhtemelen hayvanlarla ilgili bir şey yapardım.” derken köpeğinin isminin ise Chucky olduğunu belirtti.

Sunucu telefonundan, Bahar ve Giovanni’nin düğün fotoğrafını göstererek, Giovanni’nin ceketini kimin seçtiğini sordu. Bahar, ceketi Giovanni’nin seçtğiini belirterek, “Düğünden önce benim kıyafetimi gördü ama ben onun kıyafetini görmedim. Benim için sürpriz oldu.” ifadelerini kullandı.

Sunucunun, İtalyanların modayı sevdiğini belirtmesi üzerine, Bahar eşinin ceketi Almanya’dan aldığını ifade ederek şöyle konuştu. “O zaman Almanya’da çalışıyordu. Bir mağazaya girerek, iki ay sonra evleneceğim. Benim için bir kıyafetiniz, ceketiniz var mı diye sorarak bu ceketi seçti.” dedi. Bu sırada tekrar sohbete katılan Giovanni, ceketinin muhteşem olduğunu belirtti.

Sunucu, Giovanni’nin kulübünde çok büyük şeyler başardığına değinerek, başarılı antrenöre 2011 yılı Şampiyonlar Ligi ödül töreninden bir video izletti ve bunun kendisi için ne anlam ifade ettiğini sordu. Guidetti, “Benim için büyük bir anı” diyerek ilk şampiyonlar ligi kupası olduğunu ve muhteşem olduğunu belirtti. “Beklenmeyen, favori olunmayan ve büyülü” ifadelerini kullananan koç, “Menajerim beni o yaz aradığında, Giovanni büyük bir kulüpten teklif aldığını biliyorum ama istersen gidebilirsin çünkü büyük bir bütçemiz yok dediğinde, bana muhteşem bir takım vermeyin ama rekabet edebilecek kadar iyi bir takım verebilir misiniz diye sordum. İyi bir takım verebiliriz dediklerinde tamam dedim. Birkaç yıl önce başarısız oldum ve siz beni tuttunuz. Büyük bir bütçeye ihtiyacım yok çünkü aileden biri oldum. Bu iyi takım, Şampiyonlar Ligi’ni Fenerbahçe’ye karşı taraftarlaının önünde İstanbul’da kazandı. Türkiye’de bir takım ilk defa Şampiyonlar Ligi’ni kazandı. Çok büyük bir şeydi, çünkü o zamanlar Fenerbahçe inanılmaz bir takımdı. Skolova, Osmokrovic, Fabiana, Fofao gibi isimler vardı. Benchte Ze Roberto vardı. Onlar adına, büyük bir kutlama için her şey hazırdı. Biz maçımızı oynadık ve gerçekten nasıl olduğunu hatırlamıyorum. Maçın sonunda iki ace olduğunu hatırlıyorum. Bir ilkti ve aynı zamanda benim için de bir ilkti. Çünkü bunun öncesinde ben bir lig bile kazanamamıştım. Benim için ilk büyük turnuvaydı. Ligi kazanamamıştık ama Şampiyonlar Ligi’ni kazanmıştık. “

Sunucu, Londra’da yaşadığını, burada voleybolun küçük bir spor olduğunu, bazı tutkuyla oynayan oyuncuların olduğunu ama Avrupa’ya gittiğinde ve deneyimlediğinde, tutkulu oyuncular ve taraftarlarla kendini inanılmaz hissetiğini belirterek, çok uzun zamandan beri üst seviyede yer edinmiş birileri olarak bir oyuncu ve bir koç perspektifinden bakıldığında, Şampiyonlar Ligi sizin için hala özel bir his veriyor mu? Sorusunu iletti.

Bahar,  “İlk Şampiyonlar Ligi zaferinden sonra, aslında öncesinde bu gerçekleşmeyecek bir hayal gibiydi. Başardıktan sonra , tekrar yapmalıyız, çünkü çok güzel. Tekrar hissetmeliyiz çünkü çok değerli. Sezona başladığın zaman, önünde Türkiye Ligi, Şampiyonlar Ligi, Türkiye Kupası gibi birçok kulvar var.Şampiyon olmak için bir kadro yaratıyorsan her kulvarda şampiyon olmalısın. Şampiyonlar Ligi’ni düşünürsek, ligimizdeki en iyi takımları, Avrupa’daki en iyi takımları yenmelisin. Bu gerçekten büyük bir şey elde ettiğiniz anlamına gelir. Bu yüzden ben çok özel bir yere sahip olduğuna inanıyorum. “ cevabını verdi.

Giovanni ise bu soruya şöyle cevap verdi: “Başını dinleyemedim ama sonuna katılıyorum. Birçok önemli kulübün başkanı, en önemli turnuvanın Dünya Kulüpler Şampiyonasu olacağını söyle çünkü sponsorluk açısından, satış açısından, dünyanın en büyük kulübüsün. Bizim için elbette önemli bir turnuva ama bir haftalık turnuvadan bahsediyoruz. Dünya Kulüpler Şampiyonası, bir haftada dört veya beş maçın olduğu bir turnuva. Tabii ki bir değeri var ama Ekim’de başlayan ve Mayıs’ta biten ve en iyi kulüpleri içeren bir Şampiyonlar Ligi gibi değeri yok. Bildiğiniz gibi, Dünya Kulüpler Şampiyonas’ında birçok Avrupa kulübü eksik ve biliyoruz ki Avrupa kulüpleri dünyanın en iyi kulüpleri. Sadece bir Brezilya takımı öncülük ediyor ve rekabet edebiliyor ve son zamanda hiçbir şey yapamadı. Bu yüzden dünyadaki en iyi takımlar Avrupa takımları ve Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak için en iyinin en iyisi olmak zorundasın. Sadece bir maç değil birkaç maç bu yüzden bizler için çok şey ve büyük bir başarı ifade ediyor.”

Sadece meraktan soruyorum. Sizin takımınız yarı finale yükselen tek takım. Eğer bitmezse, siz şampiyon musunuz. Nasıl olacak? sorusunu Guidetti şöyle cevapladı: “Ben Connegliano ile ortak şampiyonuz diyorum. Ben ne olacağını bilmiyorum. Sadece şu an çılgınca olduğunu biliyorum. Fenerbahçe’nin Amerikalı oyuncuları ayrıldı. Vakıfbank’ın Amerikalı ve İsveçli oyuncuları ayrıldı, Eczacıbaşı’nın Amerikalı oyuncuları ayrıldı. Novara’nın Amerikalı ve diğer oyuncuları ayrıldı. Kimse antrenman yapmıyor. Voleybol olarak normal bir hayata dönmeyi ve Şampiyonlar Ligi’ni bitirmeyi diliyorum çünkü herkes bir turnuvanın normal bir şekilde bitmesini görmek istiyor. Ama, Ruslar ligi bitirdi, Polonyalılar ligi bitirdi. Sadece Türkiye ve İtalya’da birileri lig bitti demedi. Biliyorsunuz biz veya onlar (Bahar’ı kastederek) antrenman yapmıyoruz. Bir ayda her şeyin değişeceğini düşünmek zor. Pozitif düşünmek istiyoruz, neden olmasın. Birkaç hafta sonra hayat normale dönebilirse, oyuncular da geri gelebilirse çünkü bu da anahtar. Diyelim normale dönüyoruz, ama Fenerbahçe’nin iki Amerikalısı geri gelemiyor. Fenerbahçe nasıl rekabet edecek? Biz nasıl rekabet edeceğiz? Tabii ki oynayabilirsin ama aynı şey değil. Adil olan, başında katılan oyuncularla oynamaktır.”

Pizza nasıldı lezzetli miydi sorusuna, Bahar: “Kendini geliştiriyor. İlk pizza denemesi, kendisi duymasın ama, çok kötüydü.” cevabını verdi. Bu sırada Giovanni’nin sohbete tekrar gelip konuşmayı merak etmesi üzerine, sunucu “Bahar seninle ne kadar mutlu olduğunu, bu anları seninle geçirmekten ne kadar mutlu olduğunu söylüyor” dedi. Giovanni eşini öperek teşekkür etti ama bunu konuşmadığınızı düşünüyorum diyerek gülüşmelerin olmasını sağladı.

Sunucu, “Birbirinize karşı oynadığınızda ne hissediyorsunuz. Gülüyor musun, kavga mı ediyorsunuz?” sorusunu yöneltti. Giovanni bu soruya: “Alışkınız. Zamanında ben Almanya’nın koçu iken, o Türkiye’de oynuyordu. Birçok defa oldu ama aynı evdeyken biraz daha ağır (gülerek). Maçtan iki üç gün önce çok fazla konuşma olmaz. Nasılsın, takım nasıl, antrenman yapıyor musun gibi soruları birbirimize sormayız. Bizler profesyoneliz.” şeklinde cevap verdi.

Bu soruların ardından, hızlı soru-cevap kısmına geçildi.

3-0 mı 3-2 galibiyet mi?

Giovanni Guidetti: Değişir ama 3-2 galibiyeti her zaman severim diyelim.

Bahar Toksoy: Tie-break her zaman daha eğlenceli.

Türk yemeği mi İtalyan yemeği mi?

Giovanni Guidetti: Londra’ya gitmedim. Londra’yı biliyorum ama New York’u uluslararası bilinen şehir olarak daha iyi biliyorum. Kaç tane İtalyan ve kaç tane Türk restoranı var. Bence rekabet yok.

Dave Rogers: Lonra’ya geldiğinde, sizi beğendiğim Türk restoranına götüreceğim.

Giovanni Guidetti: Tabii ki. Kaç tane Türk kaç tane İtalyan restoranı var sayacağım.

Servis mi karşılama mı?

Giovanni Guidetti: Ben normalde servisi tercih ederim. Birçok antrenör olarak servis için mücadele ederiz.

Bahar Toksoy: Orta oyuncu olarak karşılama.

Rakip olarak karşılaşmayı en az isteyeceğin takım?

Giovanni Guidetti: Son yıllarda Conegliano. Açıkçası, Conegliano değil farklı bir şey yapmak istiyorum. Egono’ya karşı oynamak istemiyorum. Nerede olduğu önemli değil. Ona karşı oynamak istemiyorum.

Bahar Toksoy: Genel olarak milli takımı da düşünürsem, Asya takımları ile oynamak istemiyorum. Çünkü çok hızlı oynuyorlar. Orta oyuncu olarak onlara karşı oynamak çok zor. Asla topun nereye gideceğini bilmiyorsun.

Orta oyunculara kolay bir soru sormak istiyorum. Anlaması en zor pasör kim?

Birkaç tane var. Maja Ognjenovic şu anda. Asla ne yapacağını bilmiyorsun çünkü bir şey gösteriyor ama bambaşka bir şey yapıyor. Bence Maja şu an için en iyisi.

Olimpiyat mı Dünya Şampiyonası mı?

Bahar Toksoy: Olimpiyat.

Giovanni Guidetti: Olimpiyat, kesinlikle.

Bahar Toksoy: Orada olmak büyüleyici.

Giovanni Guidetti: Şehrinizdeydi. (Bahar’ı göstererek)

Dave Rogers: Benim ilk olimpiyatımdı.(Voleybol topunu göstererek.) İçinde hava yok ama bu top Londra 2012’den.

 

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu