Köşe Yazarları

Ali Köylüoğlu: Alkışlar Mehmet Akif Başkan’a

Her şey iyi güzel de son yıllarda Türkiye’nin voleybolda kaydettiği ilerleme ve bu ilerlemenin baş mimarı hakkında yeteri kadar konuşulmuyor. Bu konuda bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, bu haftaki yazımda da bu duruma değinecek ve hatta biraz da tatlı sitemde bulunacağım. Ama bunun öncesinde ifade etmek istediğim birkaç husus var: İl temsilciliği gönüllülük esası ile yapılan bir görev. Herhangi bir şekilde maaş ya da başka yasal bir statü kazanımı elde edilmesi söz konusu değil. Yani, birazdan yazacaklarım ile herhangi bir beklenti içinde olmamı gerektirecek bir durum olamaz. Bahsedeceklerim aksi yönde olsaydı eğer o zaman belki bunların zıttını yazmaya çekinirdim fakat olumsuzu olumluymuş gibi yansıtma çabası içine de girmezdim.

Gelelim sadede…

Türkiye’de voleybol, son yıllarda, paydaşlarının ve başarılarının arttığı bir branş olmayı sürdürüyor. Gerek ülkemizdeki ve gerekse de milli gelişmeler bakımından ortaya çıkan istatistiki tabloların tamamı da bunu destekler nitelikte. En basitinden, milli voleybol altyapısını daha küçük yaşlardan itibaren geliştirmeyi amaçlayan ‘Fabrika Voleybol’un faaliyet sayılarındaki artış göz ardı edilemeyecek ölçüde. İl içinde oynanan amatör maç sayılarındaki çoğalma yine aynı şekilde. Bunu sağlamak için ülke genelinde, spor salonu bulunan okullar konusunda Türkiye Voleybol Federasyonunun Milli Eğitim Bakanlığıyla protokol gerçekleştirerek ders olmayan saatlerde buralarda da müsabakalar düzenlenmesinin önü açılmış oldu. Bir de Ankara’da bulunan ve bildiğim kadarıyla bütün spor branşlarında tek olan Ankara TVF Spor Lisesi son sürat, ülkemiz için voleybolcu yetiştirmeye devam ediyor. Bunun yanı sıra yine uluslararası platformda düzenlenen plaj voleybolu, kar voleybolu gibi çok sayıdaki organizasyonun Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde de düzenlenmesine bazen doğrudan bazen de aracılık yapmak suretiyle öncülük ediliyor. Uluslararası pencereden bakıldığı zaman da elde edilen başarılar sayı ve önem bakımından göz ardı edilemeyecek ölçüde çok ve değerli. En basitinden 2019 Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda kazanılan Avrupa ikinciliği ve yine 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları elemelerinde kazanılan efsanevi şampiyonluk, bugün bile hala hepimizin hatırında. Bunlar, bir ülkenin voleybolunun başarıyla anılması bakımından yadsınamayacak ölçüde önemli kazanımlar.

Peki, sizleri sıkmamak adına, daha yazmadığım onca voleybol başarısının ardında yer alan son neferlerden, voleybol gönüllüsü ve emekçisi, Federasyon Başkanımız Sayın Mehmet Akif Üstündağ’dan yeterince bahsetmemek doğru bir davranış olur mu?

Bence hayır…

Çünkü kendisi; güler yüzlülüğü, birleştirici tutum ve yaklaşımı, mücadeleci ruhu gibi pek çok özelliği ile yukarıda saydığım birçok başarının ana unsurlarından birisi. Fakat bir o kadar da mütevazi. Göreve geldiği günden bu yana onun, kolay kolay kameralar karşısına geçip de kendine methiyeler düzdüğünü göremezsiniz. Çok sayıdaki sponsorluk anlaşmalarına öncülük etmesi sayesinde, iş dünyasını olabildiğince sporun içine çekmeye çalışan bir adam. Yine ülkemizde senelerce otura gelmiş “Önemli Maçlar Yalnızca Büyükşehirlerde Oynanmalıdır” anlayışını yıkarak, Anadolu’nun dört bir köşesini voleybolla buluşturma gayreti içine girmiş zeki birisi. Antrenörlere, sporculara, hakemlere velhasıl voleybola hak ettiği gerçek değeri vermesini başarabilmiş kişiliği sayesinde bu unsurları da azimlendirici ve daha fazla başarı arzusu için tetikleyici girişimleri ve çalışmaları da takdire şayan. Çeşitli davetlere büyük küçük demeden, mümkün olduğunca bizzat katılım gerçekleştirerek yüreğindeki sıcaklığı herkese açabilen bir insan. Yani; voleybolla beslenen değil, voleybolu besleyen olma gayreti içerisindeki bir kişi. Son olarak yetinmeyi bilmeyen, hep daha iyisini isteyen bir başkan. Bunu yakından görebilmek için, 2019 Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası ödül törenine bakmanız yeterli olacaktır. Bütün bir millet ve salondakiler bu büyük başarıyı alkışlarla kutlarken, onun gözlerinde şampiyonluğun kıl payı kaçırılmış olmasının üzüntüsü vardı. Ne demek istediğimi anlamak için mümkünse eğer, söz konusu ödül törenini yeniden ama bu defa kendisinin gözlerinin içine bakarak izlemeniz yeterli olacaktır. Bütün bunlara ek olarak, Türk voleybol tarihinde en fazla tv canlı yayının gerçekleşmesine de öncülük etmiştir. Federasyonun sosyal medya unsurları ile gerçekleştirilen yayınlarla bu durum daha da etkin bir hale dönüştürülmüştür. Bu sayede voleybol müsabakaları bir çok evde izlenebilir duruma gelmiştir.

Bu yüzden de diyorum ki üzülme, senin voleybola kattıkların yeter. Sıra katacaklarında…

Bu asil millet kendisine hizmet edenleri asla hatırından çıkarmadığı gibi seni ve gayretlerini de asla unutmayacaktır…

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu