Genel Haberler

İmeceyle kurulan Altınyurt’un hikâyesi beyazperdeye taşınıyor

Deniz Morva Kablamacı

İstanbul kültür varlıkları açısından oldukça zengin bir şehir olmasının yanında köklü ve yerel spor kulüplerinin de sayıca fazla olduğu bir kent. Bunlardan biri de Üsküdar Altunizade’de kurulan Altınyurt Spor Kulübü. Temelleri 1935 yılında İstanbul Üniversitesi’nin rektörlerinden Prof. Dr. İsmail Hakkı Baltacıoğlu tarafından atılan kulüp, oğlu Tuna Baltacıoğlu ile Mehmet Fuat Bengü, Metin Yasavul, Engin Yesarioğlu, Fuat Erçin ve Mehmet Yeniçeri, Mehmet Ribar’ın da aralarında olduğu ilk yönetim kurulu üyeleriyle 1959 yılında resmen bir semt kulübü olarak Altunizade’de kuruldu. Senaryosunu ve yönetmenliğini Deniz Morva Kablamacı’nın yapımcılığını Burcu Duru’nun üstlendiği ‘Altınyurt’ belgeseli kulübün geçmişini kayıt altına alarak gelecek nesillere aktarmayı, spor ve sanatın birlikte var olabildiği bir mekânı seyircilere göstermeyi hedefliyor.

Filmin yönetmeni İstanbul’un kültürel miraslarından biri olan kulübün belgeselini yapmanın önemine dikkat çekerek “Altınyurt Spor Kulübü’nün biricik hikâyesinin genç nesillere aktarılması gerekiyor. Kültür-sanat ve sporun başa baş ilerlediği, bir nevi halkevleri, köy enstitüleri modelinin spor temelli uygulandığı bir kulüp Altınyurt. Üstelik semtin değerli ailelerinin imece usulüyle kurduğu ve yaşattığı bu kulüp halen voleybol ve eskrim branşlarında sporcu yetiştirmeye devam ediyor” dedi.

KATILIMCI MODELLE KURULAN BİR SEMT KULÜBÜ

Belgeselin çekimlerinin 2 yıl sürdüğünü, filmle birlikte ‘Altınyurtlular’ başlıklı bir sergi de planladıklarını aktaran Kablamacı “Altunizade’de katılımcı bir modelle kurulan bu kulübün sanırım Türkiye spor tarihinde başka örneği yok. Çocuklarımızı düşünen, üreten, sorgulayan, kültürel ve sanatsal yönden donanımlı iyi bir insan ve sorumlu bir yurttaş olarak yetiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Kazanmayı ve kaybetmeyi bilmelerini, çalışmanın değerini, dayanışmanın anlamını, paylaşarak çoğalmanın güzelliğini onlara anlatmalıyız. Sahaya tertemiz bir takım olarak çıkmanın anlamını kavramalarını, elinden gelenin en iyisini yapmayı, takım olabilmeyi, gerektiğinde el verebilmeyi, birlikte daha güçlü olduklarını göstermek zorundayız. Bu nedenle bu şiir tadındaki semt kulübünün, bu katılımcı modelin, kulübün yıllara meydan okuyan geleneğinin, bu dayanışma ruhunun anlatılması gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.

BELGESELCİLER DAHA FAZLA DESTEKLENMELİ

Kablamacı özetle şunları söyledi: “Altınyurt Spor Kulübü semt ile kulüp ilişkisi nedeniyle ve Altunizade’ye adını veren ailenin mirasını taşıması, spor ve sanatın iç içe geçmiş olmasıyla çok kapsamlı bir proje. Kültürel bir miras. Bu mirasın gelecek kuşaklara aktarılması, böylesi bir değerin toplumsal hafızaya kaydedilmesi gerekiyor. Bu süreçte en büyük destekçimiz kulübün başkanından antrenörlerine üyelerine, sporcularından velilerine, idari çalışanlarına kadar tüm bileşenleri oldu. Kulübün kurucularının çocukları bizim her zaman yanımızdalar. Tansı Yıldırımer, Kenan Bengü, Mehmet Ali Yasavul ve Can Çavuşoğlu bize rehberlik ettiler. Elbette belgesel film yapmak isteyen herkesin olduğu gibi en büyük sıkıntımız finansman. Kulüp üyeleri, tıpkı kulübün kuruluşunda olduğu gibi, imece usulü ile bize destek olmak için maddi yardımda bulundular. Axa Sigorta filmin bütçesinin bir kısmını çekimler başlamadan karşıladı. Ancak bunlar bir belgeselin ortaya çıkabilmesi için yeterli olamıyor. Belgesel filmler toplumsal hafızamızın canlı tanıkları. Geçmişi kayıt altına almanın, unutulmaya yüz tutmuş hikâyelere ışık tutmanın güçlü bir aracı. Bu nedenle belgesel film üreticilerinin daha fazla desteklenmesi gerekiyor.”

Kaynak: Tuğçe Çelik – birgün.net 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu