Genel Haberler

Karch Kiraly: Voleybol Bize Hayattaki Önemli Şeyleri Öğretiyor

Voleybol kelimesini daha önce duyduysanız, Karch Kiraly adını da duyma olasılığınız %99 civarındadır. İsimleri yaptıklarıyla eş anlamlı hale gelen insanlar var ve bu kesinlikle ABD voleybol efsanesi için geçerli.

“Charles Frederick “Karch” Kiraly, hem salon hem de plaj voleybolunda Olimpiyat madalyası kazanan tek atlet ve voleybol tarihinin en çok kazanan oyuncusu olarak tanınıyor.

Voleybol tarihinin en kazanan oyuncusu, kısa bir süre önce uzun başarı listesine bir başka büyük başarı daha ekledi ve ABD kadın takımının baş antrenörü olarak Olimpiyat altın madalyasını kazandı. Bu zafer Kiraly’nin Çinli Lang Ping’e hem oyuncu hem de antrenör olarak voleybolda altın madalya kazanan ikinci kişi olarak katılmasına izin verdi.

Voleybol Onur Listesi üyesi (2001’den beri) olan Kiraly, İtalyan Lorenzo Bernardi ile birlikte FIVB tarafından XX. yüzyılın En İyi voleybolcusu ilan edildi.

90’ların başında İtalya’da oynayan Karch, geniş hafızası ve ayrıntılara gösterdiği özen nedeniyle “bilgisayar” olarak adlandırılıyordu. Onu tanıyan bütün gazeteciler, Kiraly’nin kararlılığı, odaklanması ve oyuna yaklaşımı hakkında hikayeler anlatıyorlardı.

2020 Tokyo Olimpiyatları’nı kazandıktan sadece bir ay sonra, Karch ve ekibi şimdiden yoldaki bir sonraki hedeflere odaklanmış durumda. Gerçek bir takım oyuncusu örneği olarak Karch, başarıdan bahsederken her zaman çoğul konuşuyor.

Karch, Tokyo 2020 başarısının harika bir başarı, bir duygu” olduğunu düşünüyor. Ancak diğer turnuvaları ve ekibimiz NORCECA’da oynamaya hazırlanırken bundan zevk alacak çok zamanları olmadığı düşüncesinde. Takım olarak her zaman ileriye bakıyor ve daha iyi olmaya çalışıyorlar.

ABD Kadın Takımı, Olimpiyat finalinde Brezilya ile karşılaştığında istatistiksel olarak onları her açıdan geride bıraktı.  Çünkü takım uzun süredir bu hedefe odaklanmıştı. Hücumda tek bir oyuncuya güvenen birtakım değillerdi. Daha çok “çok yönlü takım voleybolu” oynamayı hedeflemişlerdi

ABD kadın takımı, her ne kadar harika oyuncular etrafında kurulmuş olsa da, kesinlikle takım olmayı başardılar bir kişi ile takım olmayacağını ortaya koydular.

Sırbistan’daki Tijana Boskovic, İtalya’daki Egonu ve Çin’den Zhu Ting gibi oyuncuları yok. Ama oynadıkları voleyboldan gibi oynamayı seviyoruz. Bu da bir zevk almak hoşlarına gidiyor yani oyuncuya bağlı değiller. Şayet işler o oyuncu için o kadar iyi gitmezse, takımın potansiyelini gösterme şansı azalır.

Olimpiyatlarda kazanılan altın madalyanın kendisi için ne anlama geldiği sorulduğunda Karch, voleybol dünyasında hem oyuncu hem de koç olarak Olimpiyat zirvesine ulaşan ikinci kişi olmanın ne kadar önemli olduğunu açıklamaya çalışmıyor. Bunun yerine, oyunculara odaklanıyor ve bu, Kiraly’nin Haleigh Washington ile gözyaşlarına boğulduğu madalyayı kazandıktan hemen sonra canlı bağlantıda birçok kişi tarafından görüldü.

Karch Kiraly, öncelikle takım için, bu özel kadın grubu için inanılmaz derecede mutlu olduğunu söylüyor.İnanılmaz derecede çalışkan, zeki, güçlü, disiplinli kadınlar oldukları düşüncesinde. Olimpiyatlarda on bir denemeden sonra, 1980 boykotunu sayarsanız on iki, onlarca yıl acı çektikten ve gerçekten yaklaştıktan sonra (üç gümüş madalya ve önceki üç Olimpiyatta üç madalya dahil olmak üzere iki bronz madalya), nihayet altın madalyaya ulaştılar.

Olimpiyat altınını kaptıktan sonra Kiraly ve Washington’un saf duygularını sergilediğini gören kişiler, kendilerine duyguların voleyboldaki önemli rolünü soruyorlar.

Olimpiyat Oyunlarında duygusal olmamanın çok zor olduğunu söylüyor. Karch Kiraly için önemli olan, her maçtan önce ve her maç sırasında çok dengeli ve sabit kalmaya çalışmak. Elbette bazı zorluklar yaşadılar, sakatlıkları oldu bu yüzden yüzleşmeleri gereken bazı zorluklar vardı. Elbette her akım aynı şeyleri ama onlar olimpiyat boyunca gerçekten eşit kalmaya çalıştılar. Olimpiyat altınına ulaşıldığı zaman ise gerekten duygularını serbest bırakabileceği zamandı.

Kiraly samimi olarak kendisini sürekli geliştirmek ve tanımak için çalıştığını söylüyor. Aynı zamanda, bunun her koçun tek başına yüzleşmesi gereken çok kişisel ve benzersiz bir süreç olduğuna inanıyor.  Ona göre her koç, temsil ettiği şeye uyan kendi sesini bulmalıdır. Bazı antrenörler çok daha duygusaldır. Bazı koçlar, oyuncuları oyunu sürdürmek için topa dalış yaparken kenar çizgisine atlarlar. Herkes kendi sesini bulmalı ve başkaları gibi olmaya çalışmamalıdır. Ayrıca koçluk yaptıkları takıma uygun bir ses bulmaları gerekiyor. Mükemmel bir cevap yok. Her cevap, her koç için farklıdır ve koçluk yaptıkları her takım için farklı.

ABD voleybol efsanesi koçluk kariyerine başladığında kendi sesini bulma zorluğuyla da yüzleşmek zorunda kaldı. Bu onun için bir meydan okuma. Çünkü bir oyuncu olarak muhtemelen daha fazla ateş, öfke ve diğer duygular gösterdi ve o zamanlar bu onun için doğruydu. Ama daha sonra, koçluk sesini bulması gerektiğini fark etti. Her zaman bunun üzerinde çalıştı. Ateş ve tutku, sakinlik ve ses arasında doğru dengeyi bulması gerekiyordu.

Her şey 1956’da, Macar Halk Cumhuriyeti’ne ve onun Sovyetler tarafından dayatılan politikalarına karşı ülke çapındaki başarısız devrimin ardından anavatanından kaçmasıyla başladı. Macar genç voleybol takımı için oynadı ve ABD’ye kaçtı. Ailesini daha iyi bir yaşam arayışı içinde arkasında bırakarak, spora ve özellikle voleybol ve futbola olan sevgisini tercih etti. Bu ülkesinden kaçan adam, daha sonra tüm zamanların (şimdiye kadar) en başarılı voleybolcu olduğu ortaya çıkan babasıydı.

Baba Laszlo Kiraly, altı yaşındaki Karch’ın spora başlaması için önayak oldu.

Karch, voleybola ilk başladığında altı yaşındaydı. Sadece bir yıllığına California’ya taşınmışlardı ve babası tıp fakültesini yeni bitirmişti, bu yüzden artık tam bir doktor olmaya başlamıştı. Hafta sonları plaja gidiyorlardı ve bu yeni oyuna, plaj voleyboluna aşık olmuştu.. Babası ile birlikte sadece topun yere düşmemesini sağlamaya çalışırlardı. Daha sonra ellerini birleştirmeyi öğrendi ve alttan, önkoldan pas yapmaya çalıştı.

Karch, 11 yaşındayken babasıyla birlikte farklı yarışmalara katılmaya başladı. Bu Karch için ailesiyle vakit geçirmek için bir fırsattı ve bu arada sahada çok daha deneyimli oyuncularla tanıştı.

Babası onun ilk takım arkadaşı ve ilk koçu oldu. Yaklaşık dört yıl birlikte oynadılar. O zamanlar çocuklar veya reşit olmayan gruplar için turnuvalar yoktu. Sadece yetişkin erkeklere karşı oynuyorlardı. Yanında oynayarak babasından çok şey öğrendi.

Karch, ister büyük hayaller kuruyor, ister bir sonraki noktaya odaklanıyor olsun, ebeveynlerinin büyük desteğini alacak kadar şanslı idi.

Babasıyla vakit geçirmek için bir tutku ve bir fırsat olarak başlayan şey, daha sonra 15 yaşındaki Karch için ciddi bir düşünce haline geldi.

Montreal Olimpiyatları devam ediyordu, Sovyetler Birliği’nden, Küba’dan ve Polonya’dan harika takımlar vardı. Karch’ın ne interneti ne de YouTube’u yoktu, bu yüzden bu takımları  televizyonda izlemeyi dört gözle bekliyordu.  Biraz voleybol görmek için haftalarca beklemek zorunda idi. O zamana kadar yapılmış en heyecan verici finalin sadece birkaç dakikasını göstermişlerdi. Beş setin tamamı Polonya ve Sovyetler Birliği arasında inanılmaz derecede heyecan vericiydi. Belki yaklaşık üç dakika gösterdiler. O zaman idolleri olan bu voleybolcuları görmek istedi. Onları asla canlı izleyemedi. O zaman, bu kadar az göstermelerinin sebebinin ABD takımının yarışmada olmaması olduğunu anladı. ABD erkek voleybol takımı, dereceye girecek kadar iyi değildi. İşte o zaman daha iyi olmalarına nasıl yardımcı olabileceğini düşünmeye başladı. Takımı daha iyi hale getirecek bir oyuncu olabilirdi böylece Olimpiyatlara katılabilirlerdi. Hâlâ mücadele edebilecek ve madalya için savaşabilecek bir takım.

Amerikalı erkeklerin Olimpiyatlarda yarışmasını istedi ve yarışacak o grubun bir parçası olmak istedi. Erkekler takımının bir oyuncusu olmama rağmen, ABD’li kadınların da harika olduğunu görmek onun için harika olurdu. Anladı ki  Amerikan televizyonu eğer bunu yapan Amerikalılar yoksa, yarışan Amerikalılar yoksa bir sporu pek göstermeyecekti. Takımın bir parçası olmak, yardım etmek zorunda olduğunu hissetti.

Karch takıma 1981’de katıldı ve üç yıl sonra ABD takımı Olimpiyat şampiyonu oldu.

Dünyanın 1 numaralı takımı olduklarını söyleyemiyorlardı. Olabilirlerdi ama boykot nedeniyle bunu öğrenememişlerdi. 1980’de Moskova Olimpiyatları’na boykota ABD önderlik etti, ardından 1984’te Sovyetler Birliği’nin ters boykotu vardı. Bu soruya cevap bir sonraki yıl 1985 Dünya Kupası’nda, Dünya Şampiyonalarında ve sonraki Olimpiyatlarda ortaya çıkmaya başladı.

 

Bu, 1988 yılında kazanılan altın madalyanın 1984’tekine kıyasla Karch için daha fazla şey ifade ettiği anlamına geliyordu.

1984 yılı onlar için çok özeldi. Kadın voleybolcular, Çin’e karşı gümüş madalya kazanmış ve sonraki gece Karch’ın da yer aldığı ABD erkek voleybol takımı Brezilya’yı yenmişti. Olimpiyatları ilk kez kazanmak inanılmaz heyecan verici bir şeydi. 1988’de finalde Sovyetler Birliği ile oynamak daha sonra gelen bir başarı idi.

Kiraly, geçtiğimiz senelerde voleybol dünyasında neredeyse her şeyi görmüş insanlardan biri. 1960’larda, 1970’lerde, çoğu spor için, 1970’lerin sonlarına kadar ABD, işe yaramayan bir yol denedi. Çok iyi voleybolcuları vardı, ama neredeyse hiç zaman harcamadılar. Antrenman yapmak ve olimpiyatlara katılmak için sadece bir veya iki hafta boyunca toplanırlardı. Ama bu pek işe yaramadı. Hem ABD’li erkekler hem de kadınlar 1972 Olimpiyatları ve Montreal Olimpiyatları’na katılmayı başaramadılar. ABD sonunda takımla her yıl birlikte daha fazla zaman geçirmenin farklı bir yolu olması gerektiğini öğrendi. Erkekler bunu 1977’de yapmaya başladı. Sadece birkaç haftalık bir program yerine temelde yıl boyu sürecek bir programa ihtiyaçları vardı. Ayrıca harika bir koça ihtiyaçları vardı ve hem kadınlar hem de erkekler bunları elde ettiler. Kadınlar Moskova Olimpiyatlarına katılmaya hak kazandılar, ancak erkekler bu şansı yakalayamadı. 1984 Los Angeles olimpiyatlarına ise hem kadı em erkek takımı katılma hakkı kazandı.

Ve bu 1970’lerde yenilikçi bir antrenman yöntemi uygulandı. Günümüzde bu metodoloji İtalya ve Club Italia gibi diğer ülkelerde de uygulanmaktadır.

Gelişim açısından kesinlikle uzun vadeli düşünmek gerekiyor. Club Italia’da genç oyuncuların gelişmesine yardımcı oluyorlar, onlara voleybolu daha üst düzeyde görmeleri için daha fazla fırsat veriyorlar ve iyi insanlarla bir arada olmalarını sağlıyorlar.

Karch, voleyboldan asla bıkmama yeteneğiyle herkesi şaşırtıyor.

Karch, şu anda elde ettiği zaferden zevk alamıyor çünkü biliyor ki üç yıldan kısa bir süre içinde bir sonraki Olimpiyatlar Paris’te olacak. Ve bunu dört gözle bekliyor. Tekrar altın madalya kazanabilirler mi, bunu nasıl başarabilirler diye şimdiden düşünüyor. Muhtemelen çok fazla düşünüyor ve bu onun alışkanlığı. Gelecek yıl takım nasıl daha iyi olabilir, takım ve program nasıl daha iyi olabilir. Karch her zaman geriye bakmaz, her zaman bir sonraki oyunu düşünür.

Karch, ABD kadın milli takımının koçu olmaktan onur duyuyor. Bu program için oynayan kadınların, aynı zamanda olağanüstü insanlar olduğu düşüncesinde. Onlar olağandışı voleybol oyuncuları diyor. ABD kadın voleybol takım kadrosunun inanılmaz insanlardan oluştuğunu, harika bir koç grubuna ve destek ekibine sahip oldukları düşüncesinde. Bir çok harika insanla çalışmaktan oldukça memnun.

Karch’a göre Futbolda, basketbolda top oyuncuya gidebilir ve o oyuncu topu uzun süre tutabilir. Ama voleybolda oyuncunun topu hemen geri vermesi gerekiyor. Topu tutamaz, bu yüzden bu spor daha çok takım sporuyla ilgili gibi görünüyor. Top size geldiğinde ya bir takım arkadaşınıza pas vermeniz ya da filenin diğer tarafına göndermeniz gerekiyor ve voleybolu en çok çekici kılan şeylerden biri bu. Bunun bir takım oyunu olması ve oynayanın da ancak takım arkadaşları kadar iyi olması. Karch’ın Olimpiyatlar için söylediği gibi, sahada oynayan yedi kişiden çok daha fazlalardı. Orada 12 güçlü insan vardı ve olimpiyatlara gidemeyenler de dahil olmak üzere toplam 23 kişi vardı.

Voleybolun bir umut olduğu bize hayattaki önemli şeyleri öğrettiği düşüncesinde. Bu diğer sporlar için de geçerli. Bugün dünyanın her yerinde milyonlarca oyun oynanıyor. Bu oyunlardan takımların yarısı kazanıyor ve takımların yarısı kaybediyor. Yani spor bize çeşitlilikle nasıl başa çıkacağımızı, zorluklarla nasıl başa çıkacağımızı, nasıl kaybedeceğimizi ve kaybetmekten daha iyi olmayı nasıl öğreneceğimizi öğretir. Bir takım sporu yaptığınızda, aynı zamanda size diğer insanlarla nasıl iyi oynanacağını da öğretir. Çünkü ailenle yaptığın şey bu. İşinizde de bunu yapıyorsunuz. İyi bir takım oyuncusu olduğunuzda ve diğer insanlardan en iyiyi çıkardığınızda, çok daha başarılı bir hayatınız olabilir. Takım sporu yapmaktan gelen bu hayat dersleri var.

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu