Köşe YazarlarıManşetÜst Manşet

Milyonluk Voleybol Topu

Chuck, bir kargo firmasında çalışmakta olan ve sık sık işi gereği ülkeler, hatta kıtalar arası seyahatler yapan “işkolik” sayılabilecek derecede işine düşkün birisidir. İş yoğunluğu ve seyahatleri o derecededir ki özel hayatına ve yakında evlenme teklif edeceği sevgilisine vakit ayırmakta bile büyük güçlük çekmektedir. İki sevgili, ancak ajandalarına bakarak birbirleri için zaman ayırabilir hale gelmişlerdir.

Sevgilisi Kelly ile Noel’de buluşmak üzere sözleşerek ayrıldıkları ve Chuck’ın kargo uçağına binerek yeni bir seyahate çıktığı gece, uçak Pasifik Okyanusu’na düşer. Chuck kazadan kurtularak daha sonra küçük bir ada olduğunu anlayacağı bir kara parçasına çıkar. Çok kısa süre içinde de kazadan kendisinden başka kimsenin kurtulamadığını anlar. Çalışkan ve mücadeleci kişiliğini devreye sokarak bir yandan hayatta kalmaya çalışır, bir yandan da adadan kurtulmak ve köstekli bir saat içindeki resmine bakarak avunduğu Kelly’ye yeniden kavuşmak için gayret eder.

Chuck’ın uçağındaki birkaç kişiden kimse kurtulmamıştır ancak kargo paketlerinden bazıları karaya vurmuştur. Chuck bu kutuları uzun süre bir kenara çekerek korumaya alır, muhafaza eder. Görev bilinci ve alışkanlığı, kargo paketlerinin bu durumda bile sorumluluğunu hissetmesine yol açmaktadır. Ancak zaman geçtikçe ve adada kaldığı süre uzadıkça bu paketleri açarak içindekileri gözden geçirmeye başlar. Bir tül elbise, bir çift paten, bazı evraklar gibi içinde bulunduğu ortamla ilişkisini yeniden anlamlandırarak değerlendireceği nesnelerdir bunlar. Tül elbiseyi balık avlamak için kullanacağı bir kepçeye dönüştürür, patenin bıçağını hindistan cevizlerini ve ağaç dallarını parçalamak için kullanır. Paketlerden birinden de karton çerçevesinin içinde Wilson marka bir voleybol topu çıkar. Chuck, topu bir kenara koyar.

Günlerden bir gün ateş yakmak için uzun süre çabaladığı bir anın sonunda elleri kan içinde kalır ve Chuck öfkeyle topa vurur. Topun üzerine kanlı elinin izi çıkmıştır. Birden o izin bir yüze benzediğini farkeder ve ufak tefek rötuşlarla el izini iyice bir yüze dönüştürür. Şimdi tekrar ateş yakmak için uğraşmaya başlamıştır. Ancak bu sefer, kendisine bakan bu yüz ona adeta arkadaşlık etmektedir. Chuck, topla konuşmaya başlar. Bundan sonra, adadaki günlerinde Wilson’la kâh dertleşir, kâh ona kızar, kâh adadan çıkma planlarını anlatıp istişare eder. Wilson, onun arkadaşı, yoldaşı olmuştur.

Chuck, sahile vuran sert dalgaların silsilesini kırmayı başarabilmek için uzun süredir hesap yapmaktadır ve işte o gün gelmiştir. Uçağın kıyıya bir zaman sonra vuran bir parçasını sal haline getirerek adada uygun rüzgarı bekleyen Chuck, bir gün adadan salla birlikte açık denize çıkabilecek kadar uzaklaşmayı başarır. Bundan sonrası deniz ve fırtınalarla mücadelesine kalmıştır. Belki artık onu bir gemi görecek ve kurtaracaktır.

Chuck, bu yolculukta Wilson’ı da yanına almıştır elbet. Ancak Wilson, saldan denize düşer ve uzaklaşır. Chuck, bir gece önceki fırtınadan dolayı perişan ve baygın bir haldedir. Uyanıp Wilson’ın uzaklaştığını görür ama ona yetişemez. Arkadaşını okyanusta bırakmak zorunda kalmıştır. Wilson, onun dayandığı tek dayanaktır ve artık o da yoktur. Büyük bir umutsuzluğa kapılır.

***

“Yeni Hayat” ismiyle Türkiye’de de seneler önce gösterilen bu filmin devamını anlatmayayım. Birçok kişi seyretmiştir ama belki seyretmeyenler de vardır. Orijinal adıyla “Cast Away”, hayat ve zaman kavramlarıyla ilgili pek çok ders içeriyor; varlığına alıştığımız rutin hayatın durup başka bir hayatın başlaması ile gündelik nesnelerin nasıl da başka anlamlara ve duygulara ev sahipliği yapar hale geldiğini anlatıyor. Bir voleybol topu, bir dostun yüzü gibi oluyor.

Bu arada 2000 yapımı bu filmin içinde önemli bir rolü olan voleybol topu Wilson, 2021 yılında yapılan bir açık artırmada 308 bin dolara alıcı buluyor. Ulusal ve uluslararası voleybol organizasyonlarının gerçek “Wilson”ları da belki bazı iyilik ve hayır çalışmalarına açık artırmalarla el değiştirerek katkıda bulunabilir ve yardıma ihtiyacı olanlar için bir dost yüzü olabilirler diye de aklıma bir fikir düşüyor. Örneğin bu haftas onu CEV şampiyonlar Ligi Dörtlü Finali’nde kullanılacak toplardan biri, belki voleybol çerçevesinde katkı bekleyen bir alana (örneğin deprem bölgesindeki çocuklar için voleybol malzemelerinin teminine) katkıda bulunacak bir fonun başlangıcı olabilir ve böylesi bir sembolik rol üstlenebilir. Neden olmasın?

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu