Pasörünüze oyun yönetimini nasıl öğretirsiniz? Sıkıntılı zaman durumlarında top nereye gönderilecek. Şu anda lise düzeyinde, belirli setlerle uğraşsa bile herkesi eşit olarak kullanmak istiyor gibi görünen birçok pasör var.
Birçok pasör, topu eşit olarak paylaşması gerektiğini düşünüyor. Bunun tüm hücum oyuncularını mutlu edeceğini düşünüyorlar. Bazı yönlerden haklılar. Bazı yönlerden ise değiller. Sonuçta, birilerinin genellikle daha fazla top alması gerekebilir. Bu görüş haklı da olabilir. Olmayabilir de. En iyi sonucu üretme olasılığı en yüksek olan seçeneği seçmek genellikle tercih edilir.
Rekabetçi bir bağlamdaki şeylerden bahsettiğimizi varsayarsak topu eşit paylaşmak iyidir ve hatta teşvik edilir.
Küme dağılımı ise eşitlikçi değildir. Setleri eşit olarak paylaşmanıza gerek yoktur. Bu bir meritokrasidir. En sık sayı yapan oyuncuyu tercih edersiniz.
Açıkçası bunun için bazı nüanslar vardır. Pasör, her topu en iyi hücum oyuncusuna ayarlamamalıdır. Diğer her şey eşit olduğunda, en iyi fikir ancak duruma göre en iyi seçeneğin belirlenmesidir.
İşin özünde hücumun nereye ayarlanacağı her zaman, verilen durumda en iyi sonucu üretme olasılığı en yüksek olan kümeye gelmelidir. Ve bu durumlar, ralliyi sonuna kadar sürdürmek için file üzerinden iyi bir üçüncü temas kurmaktan, sistem içinde tamamen mükemmel bir geçişten sonra topu öldürmeye gitmeye kadar uzanır.
Ve elbette pasörün becerilerinin en iyi verilen kararla çok ilgisi vardır.
Bu yüzden koçlar, belirli bir durumda en iyi seçeneği anlamaları için pasörlere yardım etmeliler. Ve bazı durumlarda, en iyi seçim setini yapma güvenini ve daha da iyi seçim setini yapma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmalılar.
Bütün bunların bir de diğer tarafı var. Bu, en azından koç tarafından büyük ölçüde belirlenmemelidir, ancak oyuncuların olaya dahil olması çoğu zaman olumlu etki yapar.
Voleybolda takımın lideri konumundaki oyuncuların takımı yönetmesini bekleriz. Pek çok genç antrenörün “Pasörüm iyi yeteneklere sahipti ama çok kötü seçimler yaptı” dediğini duyarsınız ve her zaman bunun neden pasöre bağlı olduğunu sorarsanız. Antrenörler neden kendi takımlarının güçlü ve zayıf yönleriyle çakışan diğer takımın eşleşmesini göremiyor ve buna uygun oyun geliştiremiyor.
Günün sonunda, hangi setin yapılacağına karar vermek daima pasöre kalır. Harika oyunlar uygulayabilirsiniz ancak seti uygulayan yine pasördür. Voleybol bir video oyunu değildir. Bir düğmeye basıp pasöre istediğimiz yere topu göndermesini sağlayamayız.
Bu, karar verme süreçleri hakkında pasörlerle sürekli olarak konuşmak çok önemlidir. Onlara belirli bir seti neden yaptıklarını sorun. Bu konuda ne düşündüklerini anlayın. Gerekirse, onlara olayları görmenin daha iyi bir yolunu gösterin.
Yedek kulübesinden maçı kazanmalıyız diyen koçların hayranı değilim, ancak koçların pasörleriyle ve bazen kilit oyuncularla oynanacak maçlar hakkında konuşmalarından yanayım.
Çünkü koçlar sahada neler olduğuna dair tam bir perspektife sahip değillerdir. Ve genellikle ralliler arasında takımla iletişim kurmak için zamanı veya fırsatı olmaz. Ayrıca, bazen oyuncular koçların o anda aklına gelmeyecek iyi fikirler bulurlar.
Belirli bir durumda kimi tercih edeceği konusunda doğru kararı vermenin, pasörün hücum oyuncularının yeteneklerini bilmesinin bir gerekliliği olması gerektiğini belirtmekte fayda var. Açıkçası, bu hücum etme yeteneği anlamına gelir. Bununla birlikte, bundan daha fazlasını da hesaba katmalıdır.
Bir oyuncuyu belirli bir durumda tercih etmek kâğıt üzerinde en iyi seçenek olabilir, ancak maçta bu oyuncunun kendine güveni düşükse, o zaman gerçekte farklı bir seçenek muhtemelen daha iyidir. Bu, koçun anında anlayabileceği ve/veya düzeltebileceği bir şey olmayabilir. Bu nedenle, pasör için maç sırasında vurucularla verimli bir ilişki kurması önemlidir, böylece her birinin zihinsel olarak nerede olduğunu bilir.
Sonuç olarak, herhangi bir sporda sahadaki liderlerde olduğu gibi, pasör pozisyonunda sadece bir beceriyi yürütmekten çok daha fazlası vardır. Antrenör yükün bir kısmını alabilir, ancak büyük çoğunluğu top havadayken oyuncunun omuzlarında kalır. Bu yükü etkili bir şekilde taşımalarına yardımcı olmak koçun sorumluluğundadır.
JOHN FORMAN
