Köşe YazarlarıManşetPlaj Voleybolu

Plaj Voleybolu – Geçmiş Zaman Olur Ki – 4

Merhaba değerli takipçilerimiz,
Herkese mutlu ve sağlıklı bir pazar günü dilerim. Yurdumuzun yangınlarla boğuştuğu bir gündemde içimize su serpen Filenin Sultanları ve Mete Gazoz’u tebrik ederek başlamak istiyorum.

Pehlivan tefrikasının dördüncüsünde 1992 yılına gideceğiz.

Haydi buyurun…

 

1992 yılı Plaj Voleybolu için yepyeni heyecanların yaşanacağı yılların başlangıcı olacaktı. Dünya Baltacıoğlu İtalya’ da oynadığı yıllarda tanıştığı GAPS ( Profesyonel Plaj Voleybolu Derneği ) yetkilileri sayesinde, o derneğe üye olan sporcuların katılımı ile ilk defa çok ciddi bir organizasyon gerçekleşecekti.

Hepimiz çok heyecanlıydık, o turnuvadan aklımda kalan ilk isim Avusturyalı Stephan Potica idi.
Çok sempatik ve çok da iyi bir voleybolcuydu. Bizim oyuncularımızın ve bizlerin aksine hiç de eğlence amaçlı bakmıyordu. Biz sabahlara kadar eğlenip tatil yaparken, O her akşam erken yatıyor ve maçları çok ciddiye alıyordu.
Ondan hepimiz çok şey öğrendik. Yalnız bana yaptığı uyarılar keyfimi kaçırmıştı. Çünkü ben kendi kendime geliştirdiğim sunuculukla, seyircilerle ve oyuncularla çok iyi bir uyum içinde maçlar süresince sürekli konuşup, hem oyuncuları motive ediyordum, hem de seyircileri bilgilendirip eğlendiriyordum.
Potica ve GAPS genel sekreteri Marchiori ( aynı zamanda voleybol da oynuyor ) maçlar oynanırken konuşmamam gerektiğini söylüyorlardı.
Bütün keyfimiz kaçmıştı. Seyirciler bana sürekli sesleniyorlar, neden coşkumu kaybettiğimi soruyorlar. Ben de çaresizce sunum yapmaya devam ediyordum.
Bu arada Gürsel Yeşiltaş ve Vefa Şimşek, çok iyi maçlar oynuyor ve seyirciyi coşturuyordu. Ben de söylenenlere itibar etmeyip elimden geldiğince bizim takımlarımızın maçlarını eskiden olduğu gibi sunuyordum.
2. günün son maçında iki İtalyan takımı oynuyordu. Takımlardan birinde Pallotta diye bir oyuncu vardı çok sıçrıyordu ve çok sempatik hareketleri vardı.
Benim dikkatimi çekti ve elimde olmadan seyirciyi Pallotta’ya odakladım.
Artık bütün tribün Pallotta ‘yı destekliyordu.
Maç bitti Pallotta’nın takımı maçı 2-1 kazandı. Pallotta sahada taklalar atarak sevinç gösterileri yapıp koşarak geldi ve boynuma sarıldı. Bir yandan ağlıyor, bir yandan da bu maçı benim desteğimle kazandığını söylüyordu. Öyle ki daha önce tam altı kere bu takımla karşılıklı oynadıklarını ve hiç kazanamadıklarını söyledi. O gün ilk kez kazandıklarını söyleyip bana teşekkür etti.
Akşam otelde yemeğe gittiğimde kapıda Marchiori’nin beni beklediğini gördüm. İçimden ’Tamam bugünkü maçlarda ayarı kaçırmışsın lütfen bir daha olmasın‘ diyecek diye geçirirken gayet güler bir yüzle halimi hatırımı sordu. Dünya Baltacıoğlu ‘nu çağırdı ve İtalyanca bir şeyler söyledi. Dünya gülmeye başladı ve Marchiori’nin  ‘Bugün Pallotta ‘nın maçında yaptığım desteğin aynısını yarınki maçta bana da yapar mısın?’ diyor dedi.
Ben de gülerek Türkçede bay bay , güle güle anlamına gelen el işaretini yaparak , tercüme etmesini istedim.

Evet sevgili plaj voleybolu severler. 1992 yılı aynı zamanda bir efsanenin de doğduğu yıl oluyordu. VEFA ŞİMŞEK.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere…

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu