Genel Haberler

Voleybolu Profesyonelleştirmek

Giuseppe Vinci, Volleymetrics’in CEO’su ve kurucudur ve şu anda Hudl’da Pazarlama Direktörü.

Hudl, spor video analizi ve analitiğinde dünya lideri bir marka. Giuseppe’nin Volleymetrics şirketi, 2017 yılında Hudl tarafından satın alındı.

Giuseppe’nin İtalyan milli takımı, ABD salon ve plaj olimpiyat takımları ve BYU’da yardımcı antrenör olduğunu da unutmayalım.

Giuseppe’ye göre biraz klişe olacak ama voleybol onu seçti. Ortaokulda biraz voleybol oynamaya başladı. Giuseppe’nin okulunda file direkleri hiç inmezdi hep oradaydı.
Bu yüzden okul saatlerinde beden eğitimi derslerinde hep voleybol oynarlardı. Bu şekilde voleybola yakınlaştı.

Giuseppe, ortaokuldaki ikinci yılında bileğini incitti ve ameliyat olmak durumunda kaldı çünkü çok kötü bir yaraydı. Doktor ona 50 ya da 60 yaşında yürümek istiyorsa spor yapmayı bırakması gerektiğini söyledi.

Fiziksel olarak erken gelişti ve sınıf arkadaşlarından öndeydi. Her şey onun için çok kolaydı. Çok koordineliydi, spor onun için bir eğlenceydi. Onun için kolay kazanmak değil, kazanmak ve daha iyi olmaya çalışmak eğlenceliydi. Voleybol içinde durum aynıydı. Ama bu sakatlık nedeniyle voleybol, onun oynamadan sporda kalmasını sağlayacak bir alan bulduğu spor dalı oldu.

14 yaşında voleybol takımlarına yardım etmeye başladı. Ya voleybol toplarını arabalara atıyor ya da maç cetvelini yapıyordu.

İşte bu yüzden bir bakıma voleybolun kendisini seçtiğini düşünüyor çünkü o an onun için mükemmeldi. Onu gerçekten sevdiği insanlarla sevdiği bir dünyada tuttu.

Ameliyattan birkaç yıl sonra yeniden oynamaya çalıştı, lisede takımı için oynadı ama ayak bileğinin bundan pek hoşlanmadığını anlaması uzun sürmedi. Bu yüzden giderek koçluğa daha fazla odaklandı. 16 yaşında antrenörlük lisansını aldı. Yani 14, 15 yaşında yedek kulübesinde oturuyordu. Voleybola, başka bir hayali olan müzik için bir yıl ara verdi, ama kısa bir süre sonra geri döndü ve o zamandan beri voleybolun içinde.

Gelişen bir koç olarak, çok genç yaşta profesyonel takımların ve kısa süre sonra da İtalyan milli takımının bir parçası oldu. Onun için profesyonel seviyeye çıkmak, çocukken geçirdiği sakatlığın bir sonucuydu.

Annesi bir muhasebeci idi ve Guiseppe o ameliyatı geçirdiğinde bunu çok ciddiye aldı ve bir bilgisayar almak için para biriktirdi. Guiseppe’nin bir bilgisayarı yoktu ve annesi bilgisayarı kullanmaya başlayabilmesi için eve bir bilgisayar aldı.

Guiseppe’nin bakış açısı şuydu: Büyüdüğünde yürümek istiyorsa ayak bileğine bakması gerekiyordu. Bu yüzden de bir masa başı işi bulması gerekiyordu. Yani o bilgisayara sahip olması, bir sonraki adımı atmaya başlamasını sağladı. Excel’i biraz kullanmaya ve istatistik tutmaya başladı. 14 yaşındaydı ve yardımcı antrenör bile değildi. ‘Resmi olarak’ kulüp temsilcisiydi çünkü 16 yaşına kadar antrenörlük lisansınız olamıyordu.

Henüz koçluk hakkında hiçbir şey bilmiyordu, bu yüzden istatistikleri falan tutuyordu çünkü koç ondan bunu istiyordu. Kaç servis kaçırdığımızı bilelim diye ve  bunun gibi şeyler için. Ve bilgisayara sahip olduğu için, onu Excel’e yerleştirmeye başladı ve mevsimsel istatistikleri ve bunun gibi şeyleri yaratmayı düşündü  çünkü bunu zaman içinde takip etmek istiyordu. 

Ve sonunda kulübü ona temel bir Datavolley lisansı satın aldı. Bu yüzden tüm parayı ona giriş seviyesi Datavolley lisansını almak için harcadılar ve Guiseppe kendini sadece performansımızı analiz etmeye ve raporları baş koçumuza vermeye adadım.
Ve sonra koçluk sertifikası almak için koçluk kurslarına gitmeye başladı. Orada güven kazandı ve antrenmanların, sezonun ve oyuncu gelişiminin tam planlamasına daha fazla dahil oldu. 

Zamanla, oldukça hızlı bir şekilde oyunu incelemeye başladı. Rakamlar arasındaki bağlantıyı buldu ve antrenöre faydalı bilgiler vermeye başladı. Genelde daha düşük seviyelerde olduğunuzda, sporcularınızla çok fazla boş zamanınız olmaz. Guiseppe için oyunu incelemeye ve onları neyin daha iyi yapabileceğini bulmaya adadığı onca zaman vardı. 

Zamanla, ülkesindeki ve bölgesindeki ekipler onu farkettiler. Sonunda bölgesindeki en iyi ekip onu aradı ve birlikte çalışıp isteyip istemediğini sordu. Bu profesyonel voleybola ilk adımıydı ve büyüdüğü kulüpten ayrılmaya karar verdi. Müzik nedeni ile voleybola verdiği ara sona erdiğinde artık profesyonel voleybola da bir şans vermeyi düşündü. O zamandan beri hep voleybolun içinde. Oradan birkaç takıma gitti ve İtalya erkek milli takımında görev yapmaya başladı.

11, 12, 13 yaşındayken annesinin ona temelleri açıklaması dışında herhangi bir muhasebe eğitimi almadan tüm faturaları ve kayıtları sisteme girebiliyordu. Ve ona göre, voleybol ile arasında aynı paralellik vardı. Bazı durumlarda, bu verilerle neler yapabileceğinin gözden kaçırıldığını düşünüyordu. Bu konuda aynı şeyleri düşünen bir sürü insanın olduğunu voleybolda da gördü. Profesyonel voleybol dünyası içine girdi çünkü verileri toplamada ve düzenlemede iyiydi.

 Ama ilerlemesini sağlayan şey, yalnızca verileri toplamaya, düzeltmeye ve dağıtmaya odaklanmaya istekli olmamasıydı aynı zamanda bu verileri değerlendirmek te istiyordu. Verilerin nasıl yorumlanacağını öğrenmek için profesyonel ligde olmak istedi. Ve koçluk lisansını almak üzereyken küçük bir çocukken yaptığı şey buydu.

Yani Volleymetrics’i başlamaya iten şey buydu.

O zamana kadar 2008 Olimpiyatları’na İtalyan milli takımıyla ve koçlarıyla birlikte gitmişti. ABD’ye gitme, çalışma ve koçluk yapma fırsatı olduğunu öğrendiklerinde ona gitme düşün dediler. Böylece Kaziyski ve Juantorena’nın oynadığı Trento’da Radostin Stoychev ve Sergio Busato’nun ikinci asistanı olma fırsatı oldu. Bu takımla üç dünya şampiyonluğu kazandılar. Onlar son yirmi yılın en iyi takımıydı. 

Ama aynı zamanda ABD’ye gitme şansı da oldu ve Anastasi, Gardini, voleybol dünyasından birçok kişi onu gitmeye teşvik etti. Böylece ABD’ye geldi ve ABD’de yoğun işleri, veri toplama işini devretme fırsatı buldu. Bu yoğun işi tamamen öğrencilere devredebilirim. Birkaç öğrencisi vardı, onlara birkaç ayda bu işleri nasıl yapacaklarını öğretti. Artık baş antrenörle yedek kulübesindeyken maçla ilgilenmeye başladı. Verileri kullanabilmek için topluyordu, ama zamanın geri kalanında, oyunu inceliyor, verileri yorumluyor ve antrenman planlamasına yardımcı oluyordu. Maçları planlıyor, rakipleri araştırıyor ve ne tür oyuncular almaları gerektiğine karar veriyordu. Ve ayrıca bu zamanın çoğunda, voleybol, becerilerin önemi, voleybol alanındaki her türlü çalışma hakkında birçok akademik makale üzerinde çalışmak için üniversitenin istatistik bölümü ile çalışarak geçiriyordu.

Çok fazla veriye sahipti ama çok fazla sınırlama yoktu ve bu çalışmaların çoğunu kullanmaya başladığında, ekipler bunlara kolayca ulaşıyordu. Bu konuda Guiseppe her zaman açıktı, bilgileri kendisine saklamak onun adeti  değildi.

Bu çalışmaların bir kısmı sayesinde milli takımda çalışmaya başladı. Bundan ne çıkacağını görmek için diğer ekiplerle daha fazla çalışmaya başladı. Brigham Young üniversitesindeyken sadece lig ve oradaki rekabet yerine ülke çapında voleybolla ilgilendi.Ve sonunda bu, koçların ilgisini çekti bu raporları kendileri için yapabilir misin diye sordular. Kısa zamanda fark etti ki, çok standartlaştırılmış olan veriler, kesin olmak zorunda değil, ama en azından tutarlı ve doğru verileriniz olmadıkça, kesin veri elde etmenin imkansız olacağını anladı.

Sonunda o kadar çok istek oldu ki, herkesin temel veri toplama konusunda endişelenmesine gerek olmadığı bir standart yaratmayı düşündü. Bu vereceği verilerin mükemmel olacağından değil, ama birdenbire çalışmak isteyen koçların, daha öğreneceğinden, analizler yapıp hazırlanmasını sağlayacaktı. Yeni koçlar bir şekilde gelişecekler ve deneyimleri nedeniyle orada olan koçlardan daha iyi olacaklardı. 

ABD’de ülke çapında ve uluslararası düzeyde veri toplamak için para yatırmak zorunda kaldığımda, bunun bir iş olması gerekiyordu çünkü sadece eğlence için yapmak için yeterince zorlu bir olaydı. Guiseppe. hala öğrenciydi ve antrenördü. 10, 20, 30, 40 kişiyi maaş bordrosunda tutacak kadar parası yoktu. Sonunda, bu operasyonun başarısı ve ölçeği, tüm bu verileri nasıl topladığınızda devrim yaratmanız gerektiği anlamına geliyordu. Sonunda verileri nasıl topladığınıza dair, tutarlılık yaratmaya izin veren ve gerçekten ilginç olacak olan gelecekteki adımlara izin verecek bir sistem geliştirebildi.

Top karşılama mükemmelse veya hatalıysa veya bir hücum iyi veya kötüyse, bilgisayar bunların hepsini kaydeder. Sonuç olarak, tüm değerlendirme bir bilgisayar tarafından yapılır ve her zaman aynıdır.

Arada sırada bazı hatalar olacaktır ancak bunların toplamdaki yüzdesi o kadar küçüktür ki konuyla alakası yoktur.

Doğal olarak, Olimpiyat Oyunları final maçına hazırlanmak için iki maçı analiz ediyorsanız, her şeyi istediğiniz gibi değiştirebileceksiniz. Ancak bu, Volleymetrics’in aklından geçenden farklı bir yaklaşımdı. Sonunda Volleymetrics çıtayı nasıl yükseltiriz?’ zihniyetiyle ortaya çıktı.

Her voleybolcunun daha iyi olması için oyunu gerçekten incelemek için deneyimleyebildiğim her şeyin başkalarınca da deneyimlemesine izin vermek istedi. Ve büyük bir fark yaratmasında gerçekten güçlenmesi için bir kadroyu yönetmenin nasıl olduğunu anlatan çok iyi koçlarla çalıştı. Guiseppe için koçlukla ilgili en önemli şey, koçluk ekibinin tamamını gerçekten güçlendirmek ve sorumlulukları dağıtmaktır. Ayrıca ona her zaman neyin uygulanabilir olduğunu analiz etmeyi hatırlattılar.

Onun profesyonel voleybol hakkında düşündüğü temel nokta, ‘voleybolu profesyonelleştirmek’tir. ‘Profesyonel voleybol’ demek istemiyor çünkü ‘voleybolun profesyonelleşmesi gerekiyor. Bunun ABD’de John Cook ve onun gibi örnekleri var, tüm bunlar roller ve sorumluluklarla ilgili.

Guiseppe, Avrupalı ​​koçların bunu yapmadığını söylemiyor ama çoğu kulüp onları bunu yapabilecek duruma getirmiyor. Çünkü çoğu zaman genel duygu, ‘Ah, takıma baş antrenör olduğun için bile minnettar olmalısın.’ şeklindedir.

‘Takımım için baş antrenör olmanı istiyorum, böylece şimdi olduğundan daha iyi bir şeye dönüşebilirsin’ demek yerine seçtiğiniz insanın öğrenmeye istekli olup takımın büyümesine yardımcı olabileceğinden emin olmalısınız.

Ve zamanla, daha fazla böyle çalışan antrenör yetiştikçe  voleybol profesyonelleşir ve  kulüp daha fazla bilgi, daha iyi bir yapı ve daha iyi bir insan sermayesi kazanır.

Volleymetrics’ten ister kariyerine genç yaşta başlayan ister bir profesyonel takımda, ister ABD’de veya dünyanın herhangi bir yerinde bir kolej takımında olsun, Volleymetrics’e erişimi olan herkes yararlanabilir. Programa girerek Osmany Juantorena veya Bednorz’u inceleyebilirsiniz. Veya yıllar öncesinin ve bugünün Kaziyski’sine bakabilir ya da kadınlar tarafında Jordan Larson’a, İtalyan milli takımının pasörü Lo Bianco’ya ya da iyi voleybolculara bakabilirsiniz. Ve iyinin nasıl göründüğünü gerçekten anlarsınız.

Tüm bunlar, bir sporcu için inanılmazdır çünkü koçun spor salonunda öğretmeye çalıştığı şeylerle örtüşür.Ve sadece onları motive eder. Onlara bir ölçüt verir ve onlara bakabilecekleri birini verir.

Çoğu zaman, alt liglerde filenin diğer tarafındaki oyunculardan daha iyi olmaya çalışan gençler  görürsünüz.

Ama futbola ya da basketbola bakarsanız genç oyuncular LeBron James olmak istiyorum ya da Messi olmak istiyorum derler. Tüm bunlar voleybolda da olur, ama çok daha küçük ölçekte.

Guiseppe, bunu birçok sporcuda defalarca gördü. Onunla konuşan bazı oyuncular günde en az bir maç izliyorum, günde bir tam maç üst düzey profesyonel voleybol izliyorum. ‘Bugünlerde Trento’ya izliyorum çünkü üç dış vurucuyla oynuyorlar.’  diyorlar. Ve bu biz gençken mümkün değildi, değil mi? diye düşünüyorlar.

Ama aynı şeyler antrenörler için de geçerli. Sadece bunu yapabilmek, tüm bu kaynakları izleyebilmekle ilişkili.

Gidip oyuncuları inceleyebilmek, ‘Oh, bu dünyanın en iyi pasörü. Peki. Gidip ona ya da ona bakayım ve nedenini anlayayım.’ derler. Topu ne zaman takip etmeye başlar? Hareketlerini erken mi yapıyor? Bütün bu gibi şeyler. Pek çok farklı teknik söz konusu, ancak bu görüntüleri görmek size çalışmak için çok daha iyi bir yaklaşım sunuyor.

Ve sonra üçüncü aşama, oyuncuları transfer etmek ve takımınızı oluşturmak.

Sportif direktörlerin gidip yetenek aramaları ve bu oyuncunun kendi takımlarının oyun tarzına, oyun felsefelerine uyduğunu anlayabilmeleri ve koçla birlikte şu veya bu oyuncu hakkında hızlı bir şekilde karar verebilmek.

Bunların hepsi zamanla oyunu profesyonelleştirebilecek şeyler. Yani sadece bu üç basit kullanım durumu bile gerçekten olağanüstü.

O zaman doğal olarak bir sonraki adım, iyi bir geri bildirim döngüsünün oluşturulmasıdır.

Günde 3-4 saat sporcu ile antrenman yapabiliyoruz. Ancak bugünlerde hem antrenörler hem de sporcular sakatlıklar ve üzerlerindeki yük nedeniyle giderek daha az antrenman yapmak istiyorlar. Bu elbette mantıklı, bilimi daha iyi anlıyoruz ve üzerinde bulunduğumuz evrim bu şekilde gerçekleşiyor.

Ama pratikte harcanan zamanın dışında kullanılabilecek çok fazla zaman var. Antrenörlerin bu teknolojiyi kullanması, sporcularla daha aktif bir şekilde iletişim kurabilmeleri ve geri bildirim sağlayabilmeleri…

Tüm bunlar oyunu ve çalıştığınız organizasyonu pek çok yönden etkiler, çünkü kulübünüz sahip olunan yeteneğe yatırım yapmaktadır. Ve bu nedenle değer kazanacaktır. Önemli olduğunda ve biraz yardıma ihtiyacınız olduğunda, o oyuncu hazır olacaktır. Bir büyüme zihniyeti oluşturuyorsunuz ve güç oluşturuyorsanız insanları, kendilerini  ortak bir büyüme ve gelişme hedefine gerçekten bağlı hissetmelerini sağlıyorsunuz.

Yani Volleymetrics bu geri bildirim döngüsüne çok yardımcı olmaktadır. Sporcular hakkında yorum yapabilmeyi ve geri bildirimde bulunabilmeyi sağlamaktadır.

İstatistikler ve sayılarla şimdiye kadar sadece analiz yapılabiliyordu. Aslında daha derine inebileceğiniz tüm istatistikler ve sayılar dünyası var…

Sayılar üzerinde gerçekten derinlemesine gitmek için zamanınız ve alanınız olan daha profesyonel bir seviyede olduğunuza göre, elbette orada yapılabilecek her türlü şey vardır. Ancak birçok insan, Guiseppe’nin analizin öznel tarafına odaklanmasına şaşırıyor. Hizmet olarak herhangi bir yazılımda olduğu gibi, teknoloji sürekli gelişmektedir.

Guiseppe, şu anda oyuncu ve top takibi üzerinde çalışıyor. Çünkü bu verilerin sadece bir sonraki adım olduğunu düşünüyor. Volleymetrics’i, bu verilere sahip olacak şekilde inşa etti. Henüz güvenilir ve tutarlı bir şekilde veri  toplanmadı.

Oyunu inceleme zihniyeti, koçluğa odaklanma, geri bildirim döngüsü ve tüm bunlar hakkında konuşulanların Volleymetrics’e erişimi olan koçlar için çok açık olduğunu düşünüyor.

Ama düşüncesi oyunun analizinde hala bir sonraki adımın var olduğu. Sırf oyunu daha iyi değerlendirip anlayabilmek için oyuncuların konumu ile topun konumu arasındaki korelasyonu incelemeye başlayacağımız bu alanda bir gelişme, bir yenilik olması gerekiyor.

Örneğin, topla temas anında tüm oyuncuların konumlarını tespit ettiği anda, bir hücum gerçekleştiğinde, on binlerce olayı, savunma menzilini değerlendirmeye başlayacak.

Ve o zaman daha iyi bir anlayışa sahip olacağız, sadece nasıl savunma yapmamız gerektiğini değil aynı zamanda  nereye gidebiliriz oyunu yenileyebilir ve taktiksel kararlar verebiliriz diye düşüneceğiz. Ya da pratikte daha iyi bir yatırım getirisi elde etmemizi sağlayacak şekilde oyuncuları geliştirmek üzerinde fikir yürüteceğiz.

Bu, antrenörlerin ve sporcuların oyun anlayışlarını geliştirmelerini ve verileri bir nevi seviyelendirmek için odaklanmaları gereken alanları belirlemelerini sağlayan bir platform inşa ettikten sonra gerçekten çok heyecanlandığı bir konu olacak.

Daha iyi hale gelmemizi sağlayacak olan önemli bir şey, mevcut her türlü fiziksel spor bilimi verisine erişimi basitleştirmek, bir sezonu veya antrenmanı incelemek, planlamak ve analiz etmek için verileri kullanmak için yeterince teknik olan ve kaldıraç kullanabilen yardımcı antrenörler eklemektir.

Vanny Miale’nin Vakıfbank’ın S&C koçu ile Masterclass 26’da yaptığı bir röportajda, spor performans verileri toplama konusunda da biraz daha derine indik. Vakıfbank’ın bu verileri toplamaları ve dahası etkili bir şekilde kullanmaları oyun ve sporcular için harika bir şey.

Teknoloji ile normal kameralar bile bütün bunları yapabilecek kadar iyi bir hale geldi.

Herkesin cihaz sahibi olması yerine optik izleme. Bu cihazlar iyi olmadığı için değil. Şimdilik iyi olan bu, ancak o zaman tüm rakiplerinizi izletebilir ve videoya sahip olduğunuz sürece bunu takip edebilirsiniz. Guiseppe’ye göre tüm gidişat bu yönde. Bu gidişle zamanla daha yüksek doğrulukla izleme gerçekleşebilir.

Size kendi takımınız hakkında ve genellikle sadece kendi evinizde oynarken veri sağlayabilir.

Ancak başka bir takıma ev sahipliği yapıyorsanız, sizin veya onların verileri sizde olmaz.

Oyuncularınıza yaptığınız tüm tedavileri kaydetmeye başlarsanız ve bunları antrenmanda ve maçta sporcunun performansı ile örtüştürebilirsiniz. Böylece oyuncuların fiziksel formlarının gerçekten en üst düzeyde performans göstermeleri için ne kadar optimal olması gerektiğine dair iyi bir fikre sahip olmaya başlayacaksınız.

Hangi antrenman yoğunluğu en iyi maç performanslarına yol açar bunu görebilirsiniz. Bir koç olarak, bunu göz önünde bulundurarak uygulamaları planlamaya gerçekten başlayabilirsiniz. Ve belki bir karar verirsiniz, antrenman bitmeden 10 dakika önce bu oyuncuyu kenara çekeceğim çünkü önemli bir maç haftasında çok yoğun gitmek istemediğimizi biliyorum. Ve bunu uygulamayı nasıl planladığını görmek önemli. Buna ulaşmak zor görünüyor.

Vanny Miale tarafından Masterclass 26’da bahsedilen analitik elektronik tablosuna dikkat edin. Tüm bu veriler, sporcuların günlük çalışma verilerini değerlendirmeleriyle elde edilir.

Guiseppe, gerçekten voleybolun harika olduğunu düşünüyor. Voleybol bilmeyen insanlarla sık sık voleybol maçlarına gittiğinizde “vay be, bu harikaydı” derler. Yani voleybol oldukça güzel. Voleybolu, taraftarlar için daha eğlenceli hale getirmek ve daha fazla küresel erişim elde etmek için yapmamız gereken şey, bunu profesyonelleştirmektir. Voleybolun bugünkü durumunu koruduğumuz sürece biz buna meydan okuyamayız.

Bizler, sporla uğraşan kişiler olarak, antrenörler, performans analistleri, sağlık personeli, oyuncular ve bu statükoyu değiştirme taahhüdünde bulunmadığımız ve voleybolu profesyonelleştirerek ne beklediğimizi anlatmadığımız sürece Bunu yapmaya devam ettiğimiz sürece voleybol aşağı yukarı aynı kalacak. Ancak uzun vadeli bir vizyona sahip olarak takıma  yaklaşırsak, statüko devam edecektir.

Ve bu gerçekten üzerinde uzun uzun düşünmemiz gereken bir şey. Aksi takdirde sadece statükoya razı oluruz.

Bununla sadece iyi olmaya devam edersek, voleybolun profesyonelleşmesini ve gerçekten insanların geride kalacağı küresel bir erişime sahip olmasını engelleyen şey budur.

Bu benim için bir nevi vizyon, gelecek yıllarda voleybolun yapmasını umduğum ve katkıda bulunmak istediğim şey.

Elimizdeki fırsat bu, ama bunu kullanmalıyız çünkü çoğu zaman arkamıza yaslanıp rahatlıyoruz. ‘İşler iyi. Gelecek yıl farklı bir takıma geçeceğim.’

Profesyonelleşebilmemiz ve son yıllarda olduğu gibi statükodan çıkabilmemiz için çevremizdeki herkesten beklentilerimizi yükseltmeliyiz. Her yerde değil ama birçok yerde.

Guiseppe’ye göre, bakılan yere bağlı olarak voleybol çok farklı hızlarda gelişiyor. Avrupa’da performans analistleri veya istatistikçiler, onlara nasıl derseniz deyin, çok az para kazanıyorlar. Çoğu zaman kulübün sahibi onlara en önemsiz insanlar gibi bakıyor. Ve bu adil değil çünkü aslında çok şey yapıyorlar.

Guiseppe, 2008’de ABD’ye gittiğinde ABD’de sadece beş altı performans analisti vardı. Şimdi 80’den fazla, belki 100’den fazla var. Peki neden? Çünkü onlar sadece veri toplayan kişi değiller. Bu verilere sahip oluyor, üzerinde biraz çalışıyor ve sonra kulübe değer sağlıyorlar.

Ve bu profesyonelleşmenin sadece bir örneğidir. Bu alanda yapılan büyüme ve organizasyonlar çok fazla yatırım sağladı çünkü bu yatırımın geri dönüşünü gördüler.

Bu her yerde yapılacak olursa, yaşanacak büyüme çok büyük olacak. Ve şimdi voleybol dünyası, diğer birçok şey ve internet ile voleybolun küresel erişimini gerçekten artırabilir.

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu