Genel HaberlerManşet

Kendi kaleminden Dünya Baltacıoğlu

Türk voleyboluna sporcu, yazar, programcı ve yorumcu olarak değerli katkılar sağlayan eski milli voleybolcu Dünya Baltacıoğlı’nun, Voleybolumuzun marka tescilli kaynak eseri Voleybolun Unutulmazları “Biz Takımı” ® için kendisinin yazdığı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Merhum Dünya Baltacıoğlu’nun kendi kaleminden çıkan hayat hikayesini sizlerle paylaşmamıza izin veren sevgili Gülnur Özfer Görgün’e teşekkür ederiz.

Voleybol Aktüel

DÜNYA BALTACIOĞLU (1955)

1955 yılının Temmuz’unda, hem de Fransa ihtilaline denk gelen 14. günü doğmuşum. Bahçeler içinde geçen bir çocukluğum oldu. Altunizade’nin temiz havası ve temiz insanlarıyla büyüdüm. Küçük yaşlarda Altınyurt Spor Kulübü’yle sadece ben değil, bütün mahalle içi içe olduk, küçük büyük herkes bir şekilde bir araya gelme fırsatı bulduk.
O zamanlarda anaokulu filan gibi kavramlar yoktu bu sebeple Altunizade İlkokulu’na kayıt oldum. İki sene okuyup, üçüncü yıl Erenköy Özel Güneş Koleji’ne devam ettim. İlkokulu bitirdikten sonra yine Altunizade’ye geri döndüm ve Millet Parkı’nın karşısındaki Özel Moran Lisesi’ne kayıt oldum.
Bu yıllarda önce eskrim (1965) sonrasında da voleybola başladım. Aynı zamanda Altınyurt’un basketbol takımında da oynuyordum. Öyle bir dönem geldi ki önce eskrimi sonrasında da basketbolu bırakmak zorunda kaldım. Hepsi birden aynı anda olmuyordu…
Gümüşsuyu’nda bulunan İTÜ spor salonunda yaptığımız voleybol maçından çıkıp (o zamanki) Spor ve Sergi Sarayı’na basketbol maçına giderken yolda formamı değiştiriyordum. Tam da bu yıllarda Aydan Siyavuş beni basketbol yıldız milli takımı kadrosuna çağırdı ve voleybolu bırakmamı istedi. Ben de basketbolu bırakıp voleybolu tercih ettim.
İlk başlarda Altınyurt açık hava sahasında oynanan turnuvaları seyredip teyzemlerin bahçesinde çamaşır ipini sökerek smaç vurmaya başlamıştım. Aziz abiler, Sami babalar, küçük ve büyük Yalçınlar, Haldun abi, Değer abiler seyrettiğimiz efsane isimlerdi. (Sonraki yıllarda bu efsanelerin birçoğu ile aynı takımda ya da karşılıklı oynama şansını da buldum.)
İşte bu smaç vurma seanslarından birinde Mehmet Bengü evinin camından bana “Dünya bey artık takımla antrenmanlara başlama zamanın geldi.” dedi. Hemen koşarak eve gittim ve anneme “Mehmet bey beni takıma çağırdı.” dedim ve hemen akşamına da antrenmana çıktım. Ancak ilk yıl çok zor geçti çünkü gücüm yetmiyordu. Parmak pasla topu karşıya atıp ısınma hareketleri bile zor geliyordu. Smaçlarım file altından kavisli olarak karşıya geçiyor, çoğu zaman da saha dışına düşüyordu.
Bu arada okul devam ediyor ve ben voleybol aşığı bir talebe olarak felaket bir lise hayatı yaşıyordum ama ailem hep bana destek oldu ve sporculuk hayatımda daima yanımda durdular. Bu zorlu seneden sonra önce genç takımlarda İstanbul ikinciliği, peşinden Türkiye üçüncülüğü ve genç milli takıma seçilmem geldi. Artık milli voleybolcuydum ve çok gurur duyuyordum. Ancak kamplar ve seyahatler beni oldukça zorluyordu, yıllarca milli takım kampları yüzünden doğum günü kutlayamadım, sonrasında da zaten kutlama yapacak yaşları geçirmiştim…
Lise bittikten sonra üniversite hayatı başladı. Önce Şişli Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazandım ama iki yıl sonra bana göre olmadığını anladım ve bir sene önce açılan Anadolu Hisarı Spor Akademisi’ne transfer oldum. Evet resmen transfer gibi oldu ama sınavlara girdik ve okulun yetenek sınavlarını birincilikle kazandım. Akademi başkanı Kemal Alphan benim gibi birkaç milli voleybolcuyu daha akademiye transfer etti ve o dönem gerçekten de çok başarılı sporcularla birlikte okuduk. 1981 yılında akademiden mezun oldum.
Artık voleybolcu olmuştum, Altınyurt’u mahalli ligden deplasmanlı lige çıkarmış ve bir mahalle takımını Türkiye’nin seyredeceği bir takım haline getirmiştik. Altınyurt’tan sonra Winlex, Eczacıbaşı, 5 sene İtalya (Napolplast, Birra Taksis, Aqualinx) takımlarında oynayıp tekrar Türkiye’ye Genel Sigorta Altınyurt takımına geri döndüm ve üç yıl yine kendi kulübümde oynadım. Sonrasında Genel Sigorta’nın çekilmesiyle Arçelik, Fenerbahçe, Galatasaray ve İBB formalarını giydim ve salonları 1993 yılında bırakıp plaj voleyboluna devam ettim.
Hem organizasyonunu yaptığım hem de oynadığım Beach Volley’i 2000 yılında bırakarak yöneticilik yapmaya başladım. Hem organizasyon şirketimizde plaj turnuvaları düzenledik, hem plaj voleybolunun gelişmesine yardımcı olduk.
Bu süreç gerçekten de yorucu ama bir o kadar da zevkli oldu. Yüz civarında Türkiye turu, üç “World Tour”, altı tane “Euro Beach Tour”, iki tane de “Dünya Şampiyonası” düzenledik.
Bu işlerin arasında Altınyurt Spor Kulübü’nün yönetimine girdik, Voleybol Vakfı’nın kurucu üyeleri arasında bulundum. Yine aynı dönemde FİVB Beach Volley dünya konseyine, TVF plaj voleybolu yönetimine, CEV Beach volley komisyonuna da katıldım.
Aktif spor yaşamım bitince çok istekli olduğum tenis ve kayak sporuna çok amatörce başladım ama yaş kemale ermişti… Yine de kayakta değilse de teniste birçok çiftler kupası sahibi oldum.

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu