Sultanlar Ligi’nin İlk Kadın Antrenörü Olacağım

Yeni, Asır Gazetesi’nin sevdiği spor için 14 yaşında ailesinden ayrılan ve 17 yaşında Milli Takım forması giyen İzmirli genç voleybolcu Ece Günesen ve ailesi ile gerçekleştirdiği söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.

– Ece spora başladığında kaç yaşındaydın?
Ailemin yönlendirmesi ile 5 yaşında spora başladım.

– İlk olarak hangi sporla başladın?
İlk olarak yüzme ile spora başladım.

– Voleybolu seçmene sebep olan şey neydi?
Ben ilk başta bireysel bir spor yapıyordum. Ve bireysel sporun fazlası ile zor olduğunu gördüm.
Bana hitap eden sporun bir takım sporu olacağına karar verdim. Ardından bir kız için geçerli olacak takım sporları arasından Voleybolu tercih ettim.

– Spor hayatına neler kattı?
Öncelikle disiplin ardından sorumluluk, özgüven ve arkadaşlık ilişkileri.

– İlk milli formayı giydiğinde neler hissettin?
İlk milli formayı giydiğimde 17 yaşındaydım. Öncelikle 7 yıllık emeğim gözlerimin önünden geçti.
Bu şanlı formayı giymek kelimelerle tarif edilemez. Çünkü benim gibi birçok spor yapan kızın rüyası.

– Daha yolun başındasın. Hedefin ne?
Evet söylediğiniz gibi yolun başındayım. Öncelikle amacım iyi bir sporcu olmak, ilerde bu bilgi ve tecrübemi antrenör olarak çocuklara aktarmak. Hedefim sultanlar liginde ilk bayan antrenör olmak.

– Sen de ailenden uzak yaşıyorsun. Küçük yaşta ayrıldın. Bu durum seni nasıl etkiledi? Hayatına ne kattı, ne götürdü?
14 yaşında evimden ayrılarak İstanbul’a Galatasaray’a transfer oldum. Bu benim için ve ailem için çok zor bir karardı. Ama ben aileme bunu yapmak istediğimi ayaklarımın üzerinde kalıp hayatı öğrenmek istediğimi söyledim. Tabi ki kolay olmadı yeni bir takım yeni antrenörler ve yeni bir yaşam. Bana bu süreç iyi kötü bir çok tecrübe kattı.

– Şu anda TVF Spor Lisesi Kulübünde forma giyiyorsun. Bize biraz kulübünü anlatır mısın?
TVF Spor Lisesi takımı bir proje takımı olup milli takımlara sporcu yetiştirmek amacı ile kurulmuştur.
Burada milli takım antrenörleriyle çalışma fırsatı bulduğum için şanslı hissediyorum kendimi , emekleri çok bende onlar sayesinde kendimi geliştirdim. 1.lig ve 2.lig tecrübeleri kazandım TVF spor lisesi kulübünde yetişmek ve onların alt yapısında yetişmiş olmaktan gurur duyuyorum. Bu vesile ile başta Şahin Çatma hocama ve bütün antrenörlerime selamlarımı gönderiyorum.

– Sen ayrıca üniversiteye hazırlanıyorsun? Hem spor hem dersler bu süreç nasıl geçiyor? Hangi bölümü istiyorsun? Spor dışında bir meslek düşünüyor musun?
Sporcu olmam sebebi ile %100 burslu olarak Okyanus kolejinde okuyorum. Tam gün süreli bir okul alması sebebi ile akşama kadar okulda oluyoruz. Ardından Federasyona gelip 2 saat antrenman yapıyoruz. Tempomuz ağır ve yorucu olduğu için dersi derste öğrenmek zorundayız. Çünkü günün sonunda ders çalışmaya fırsat bulamıyoruz.
Evet bu sene lise bitti üniversite sınavına hazırlanıyorum. Tabi ki sporcu olduğum için ilk düşündüğüm bölüm branşım olan spor ardından yüksek lisans olarak da sporcu psikolojisi okumak istiyorum.

– Takım olmak nasıl bir duygu takım arkadaşlarınla ilişkin nasıl?
Takım olmak güzel bir duygu. Aslında bir takım olmaktan da farklı biz 12 kişiyiz ama tek yüreğiz. Amacımız ve isteğimiz bir. Bu yüzden herkes birbirini iyi tanımalı ve birlik olmalı.

– Kovid sürecini evlerinizde geçirdiniz. Nasıl geçti?
Bu süreç bizim gibi spor yapan kişiler için çok zor. Üniversiteye hazırlandığım için bol bol evde ders çalışıyorum. Ayrıca online takım olarak antrenmanlar yapıyoruz. Bunların yanı sıra kitap okumaya ve film seyretmeye çalışıyorum. Menajerimin bizim bu süreci daha iyi geçirmemiz için belirlediği eğitimlere ve sunumlara katılıyorum.

-Antrenmanları nasıl yapıyordunuz?
Antrenörlerimizin kontrolünde her gün ZOOM üzerinden online fitness yapıyoruz. Fiziğimizi süreç sonrasına hazır tutmalıyız.

-Bu dönemin size olumlu ve olumsuz etkilerini anlatır mısın?
Olumlu tarafı 4 yıldır ayrı olduğum ailem ve özellikle kardeşimle zaman geçirmek çok iyi geldi.
Olumsuz tarafı salonlardan ve toptan uzak olan süreç. Bu beni ve bütün sporcuları çok etkiledi.

-Yeniden ailenizle yaşamak nasıl bir duygu?
Tabi ki güzel onlara olan hasretimi gideriyorum. Evimde olmayı çok özlemişim…

Sözü biraz da ailenize vermek istiyorum..
– Sporcu ailesi olmak zor. Ece’yi yetiştirirken ne zorluklar yaşadınız?
Öncelikle sporcu ailesi olmak zor. Biz karı koca olarak eski sporuyuz ve bu zorlukların farkında olarak bu işe başladık. Kendi yaşamınızdan fedakârlık etmek zorundasınız.
Biz her gün antrenmana gitmek, her hafta sonu da maça gitmek zorundayız. Aile olarak sizin özeliniz kalmıyor ve bu bağlamda her şeyinizi çocuğunuza göre planlamak durumundasınız.

– Milli sporcu ailesi olmanın güzel tarafları da var? Neler hissediyorsunuz onu maçta izlerken?
Tabiki anlatılmaz bir duygu. Yıllardır yaptığınız fedakârlıkların bir meyvesi. Gurur verici bir his.
Maç esnasında onlarla hop oturup hop kalkıyoruz. Bazen onlardan daha çok heyecanlanıyoruz.

– Kovid sürecinde kızınızla birlikte olmak size iyi gelmiştir. Bol bol özlem giderdiniz mi?
Evet bize bu sürecin en olumlu tarafı kızımızla birlikte olmamız. Bu sene profesyonel olacağı için süreç sonrası ayrılığımızda uzun olacak. O yüzden her anı keyifli değerlendiriyoruz.

– Sporcu yetiştirmek isteyen ailelere tavsiyeleriniz var mı?
Öncelikle branşı iyi belirlesinler. Sonrasında çocuklarının arkasında olduklarını hissettirsinler ve hayallerini gerçekleştirmesine izin versinler. Bu yol zor ama unutmayın ki zorluklar olmadan başarı elde edilemez. O mutlu olursa sizde mutlu olursunuz.

Exit mobile version