Köşe YazarlarıManşetMilli Takımlar

Filenin Sultanları nasıl başardı?

Genel Yayın Yönetmenimiz Savaş Eskigülek, Filenin Sultanlarının başarısını tarihsel yaklaşımla Fikir Turu isimli internet sitesinde yazdı

Belçika, İtalya, Estonya ve Almanya’nın ev sahipliğinde bu yıl 33’üncüsü düzenlenen Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nda, Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı kürsünün ilk basamağına çıkarak İstiklal Marşımızı çaldırdı. Filenin Sultanları, 2023 EuroVolley’de hiç kaybetmeden tam 9 maç arka arkaya kazanırken hem tarih yazdı hem de Türk kadının neler yapacağını bir kez daha tüm dünyaya gösterdi.

Bu yıl arka arkaya geldi şampiyonluklar; önce Milletler Ligi Şampiyonluğu ve ardından Avrupa Şampiyonluğu. Voleybola ilgiyi iyice artıran bu başarıların tesadüf olduğunu söylemek haksızlık olur. Zira arkada planlı, sistemli çalışma var; tesisleşme ve alt yapı yatırımlarının doğru ellere teslim edilmesi var.

Hiç şüphe yok ki Türk spor tarihinin Milli Takımlar düzeyinde en başarılı olduğu disiplin voleybol. Erkek Milli Takımımızın CEV Altın Ligi ve ardından FIVB Challenger Cup’ta kazandığı altın madalyalarla birlikte Kadın Milli Takımımızın Milletler Ligi ve Avrupa Şampiyonası’ndaki şampiyonlukları Cumhuriyetimizin 100. yılında sportif açıdan çok önemli ve anlamlı.

Voleybolun çehresi nasıl değişti?

1972 yılında Eczacıbaşı Spor Kulübü’nün kadın takımlarını Cengiz Göllü’ye emanet etmesinin ardından Türkiye’de voleybolun çehresi değişti. Büyük usta Göllü saha içinde olduğu kadar saha dışında da disiplinli, planlı çalışması ile takımı Eczacıbaşı’nı şampiyonluklar şampiyonu yaptı.

Göllü ile Türkiye liglerinde şampiyonluğa ambargo koyan lacivert beyazlılar, Avrupa’da da Türkiye’ye ilk kupayı 2000 yılında getirdi. Bu bakımdan Türk kadın voleybolunun bugünlere gelmesindeki en önemli etkenlerden biri olarak kabul edilen Eczacıbaşı ailesinin yıllardan beri Türk kadınına verdiği önem, bugün elde edilen zaferlerin temelini oluşturur.

İlk kıvılcım 2003 yılında ateşlendi

Eczacıbaşı Spor Kulübü gibi görev yaptığı dönemde Milli Takımda da önemli bir yapılanmaya imza atan Cengiz Göllü’nün ardından görev yapan tüm antrenörlerin özverili çalışmaları Türk voleybolunu aşama aşama ileri taşıdı.

Türkiye, 2003 yılında organizasyonunu üstlendiği Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’na moralli başlayamadı. Oysa Ankara ve Antalya’da yapılan şampiyonaya Milli Takımımız iyi hazırlanmıştı. Ancak takımın başantrenörü Deniz Esinduy kampta kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumdu. Bu hazin olay tüm takımı etkiledi.

Yine de voleybolcularımız kendilerine yakışan mücadeleyi sahaya yansıttılar. Takımın başına Reşat Yazıcıoğulları geçti ve sırasıyla Romanya, Sırbistan, Rusya ve Slovakya’yı 3-0 yendi. Bu efsanevi karşılaşmaları anlatan TRT spikerinin kullandığı ‘Filenin Sultanları’ tamlaması daha sonra adeta marka haline geldi.

Grubun son maçında Almanya’ya kaybetse de yarı finale çıkmayı başaran Milli Takımımız, yarı finalde Hollanda’yı set vermeden geçti.

Finalde ise dönenim güçlü takımı Polonya’ya 3-0 kaybederken Millîlerimiz, o zamanlar için final oynamanın hayal bile edilmediği bir dönemde fitili ateşledi.

Tüm ülke olarak final oynamak bile büyük bir başarı olarak kabul edilmiş, milli voleybolcular kadroda yer alan Bahar Mert, Esra Gümüş, Sinem Akap, Özlem Özçelik, Aysun Özbek, Natalia Hanikoğlu, Mesude Kuyan, Pelin Çelik, Çiğdem Can Rasna, Gülden Kayalar, Seda Tokatlıoğlu ve Neslihan Demir, herkes tarafından tanınır hale gelmişti. Özellikle de Neslihan Demir ve eski voleybolcu Hakan Hanikoğlu ile evli olan Rus asıllı Natalia Hanikoğlu, voleybolu bir anda Türkiye’nin gündemine taşımış oldular.

Türk Halkı Voleybolu Çok Sevdi

Gelen başarı, birçok kurumun dikkatini çekti. Sponsorluklar gündeme gelmeye başladı.

Tüm dünyada en popüler spor dalı olan futbolun şifreli kanallarda yer alması, buna karşılık o dönemde voleybolun tüm liglerinin şifresiz kanallarda yayınlanması halkın ilgisini daha da arttırdı.

2003 yılında Filenin Sultanları’nın final başarısı kulüpleri tetikledi. Kamuoyunun kadın voleybolunu keşfetmesiyle kurumların ve sponsorların desteği daha da arttı.

Artan ilgi özelikle kulüpler tarafından yeni hedefleri gündeme getirdi. Kulüplerin içine girdikleri rekabet, doğal olarak Milli Takım’a da olumlu yönde etkiledi.

Dünyanın en kaliteli oyuncuları Türk takımlarına transfer olurken, adeta kartopu etkisiyle taraftarın, basının, medyanın ilgisi de arttı.

Dünyanın en kaliteli ligleri arasında en üstte yer almaya başlayan ligimizde yerli oyuncular da forma rekabeti sebebiyle kendilerini geliştirmek durumunda kaldılar.

Eczacıbaşı, Vakıfbank ve Fenerbahçe gibi kulüplerin Avrupa ve dünya şampiyonlukları yaşaması ve çoğu zaman ilk dört takım içinde 3 Türk takımının yer almaya başlamasıyla Türk voleybolu, uzun süredir Avrupa ve dünyada şampiyonluklara abone oldu.

Voleybol Devrimi Tesisleşmeyle Başladı

Ülkemizde salon voleybolunda Avrupa düzeyinde organizasyonlara ev sahipliği yapılırken belli başlı illerdeki birkaç spor salonu kullanılmaktaydı.

Bugün tüm dünyanın imrenerek takip ettiği muhteşem voleybol turnuvası organizasyonları düzenleyerek kendini kanıtlayan Türkiye Voleybol Federasyonu’nda tesisleşme alanındaki ilk hamle 2010 yılında geldi.

Türk voleybolunun mabedi sayılan Burhan Felek Spor Salonu’nun yıkılarak, tesisin bulunduğu araziye Avrupa standartlarında iki voleybol salonu ve konaklama tesisi inşa ederek başlatılan hamle Ankara, Bursa ve İzmir’de devam etti.

Türkiye Voleybol Federasyonu’nun bir sonraki hamlesi alt yapılarda oldu. TVF Spor Lisesi bugün tüm ülkede gençlerimizin girmek için çok büyük uğraş verdikleri bir kurum haline geldi.

İkinciliklere Üzülür Olduk

Brezilyalı voleybol koçu Marco Motta ile 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’na ülkemizden katılan tek takım olan A Kadın Voleybol Milli Takımımız, bir rüyayı gerçekleştirirken aynı zamanda yeni hayallerin kurulması ile yeni hedeflerin belirlenmesini de sağlamış oldu.

2006, 2010, 2014, 2018 ve 2022’de düzenlenen Dünya Şampiyonalarına katılan Filenin Sultanları yükselişini 2010 yılında elde ettiği 6’ncılıkla sürdürdü.

VakıfBank Spor Kulübü ile birçok başarıya imza atan İtalyan teknik direktör Giovanni Guidetti, 2017 yılında A Milli Kadın Voleybol Takımı’nda göreve başladı. 5 yıllık süreçte ay-yıldızlılara birçok başarı yaşatan Guidetti bir türlü beklenen şampiyonluğu ülkemize yaşatamadı.

Pandeminin tüm dünyayı etkilediği ortamda bir yıl gecikmeli olarak gerçekleştirilen 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda Kore maçında yaşanan talihsizlik sonucu 5’inci olan Milli Takımımızın bu başarısı gelecek başarılar için takımımızı adeta kamçıladı.

15 kez Avrupa Şampiyonası organizasyonlarına katıldık. İlk finali 2003 yılında oynadık. İkinci finali ise 2019’da oynadık. Ancak her ikisinde de sahadan yenik ayrılıp gümüş madalya ile yetindik.

Dünyanın en iyi 24 takımının yer aldığı Milletler Ligi (VNL) organizasyonunda da 2 kez final oynadık. Tüm ülke ikinciliklere üzülür hale geldi.

Umudun Yeni Adı Daniele Santarelli

TVF Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, 5 yıllık Milli Takım kariyerinde ikincilikler yaşatan ve dünya sıralamasında 7’inci basamağa kadar yükselten İtalyan çalıştırıcı Guidetti ile ilk defa tören düzenleyerek yolları ayırdı ve takımı Sırbistan’la Dünya Şampiyonluğu yaşayan bir başka İtalyan Daniele Santarelli’ye emanet etti.

8 Haziran 1981 doğumlu İtalyan ile yapılan sözleşme takıma ilaç gibi geldi. Kan değişikliği, takımımıza yaradı.

Hiç şüphe yok ki 16 Ekim 1999 Küba doğumlu Melissa Teresa Vargas Abreu’nun Sırbistan’ın elinden adeta kopartılarak Türk vatandaşı yapılması ve yasal bekleme süresinin tamamlanması ile ay yıldızlı formayı giymeye başlaması çok önemli. Onunla birlikte bambaşka bir ruha bürünen Milli Takımımız, 2023 Milletler Ligi’nde şampiyonluk yaşadı. Bu şampiyonluk ile Türkiye, FIVB Dünya sıralamasında ilk kez 1 numaraya yerleşti.

Dünya 1 Numarası Avrupa Şampiyonası’nda Fırtına Gibi Esti

Dört ülkenin ev sahipliği yaptığı 2023 EuroVolley’de grup maçlarını Düsseldorf’ta adeta kendi evinde gibi oynayan Milli Takımımız, beş maçını da kazanarak son 16 turuna kaldı.

Son 16 turunda ev sahibi Belçika’yı geçti. Çeyrek finalden itibaren turnuvanın favori ekipleri olan Polonya ve son Avrupa Şampiyonu İtalya’yı da deviren Filenin Sultanları, finalde son turnuvanın finalisti ve eski antrenörümüz Guidetti’nin yönettiği Sırbistan’la karşılaştı.

Müthiş Maç Satranç Gibiydi

3 Eylül Pazar akşamı sadece Brüksel’deki Paleis 12 Spor Salonu değil, yurt genelinde tüm açık alanlarda, AVM’lerde ve hatta Beşiktaş’ın süper lig maçı devamında stattaki dev ekranda bile milyonlarca seyirci finali izledi. Dünya coğrafyasında Türk ırkının bulunduğu her yerde kalpler birleşti.

İnanılmaz bir maçın sonunda 2-1 geriye düşen takımımız, harika bir geri dönüşe imza attı. Karşılaşmayı 3-2 kazanan Milli Takımımız, 20 yıllık emeğinin karşılığını nihayet Avrupa Şampiyonluğu ile taçlandırmış ve dünya sıralamasındaki 1 numarası yerinin tesadüf olmadığını kanıtlamış oldu.

Meyve Veren Ağaç Taşlandı

Sosyal medya üzerinden Milli Takımımızın yıldızları Ebrar Karakurt ve Vargas bağlantılı çirkin yakıştırmalar, söylemler ve paylaşımlar can sıksa da başta Türkiye Voleybol Federasyonu olmak üzere oyuncularımızın arkasına duran Türk halkı, saha içindekilere saha dışındaki alakasız kişilerin yaptığı saldırıları bertaraf etti.

Turnuvanın En Değerli Oyuncusu (MVP) seçilen Vargas, “Milli takımda ne işi var?” diyenlere ‘Ben bir Türk kızıyım!” derken; oynadığı tüm maçlarda terinin son damlasına kadar galibiyet için çalışan Ebrar da kupa töreninde İstiklal Marşımızı hıçkıra hıçkıra ağlayıp gırtlağı parçalanacak kadar büyük bir aşkla söyledi. Hedef haline gelen iki oyuncumuzun vereceği en güzel cevap buydu.

Tüm Oyuncular Türk Kadını ve Atatürk Vurgusu Yaptı

Başta takım kaptanımız Eda Erdem Dündar olmak üzere, İlkin Aydın, Ebrar Karakurt, Gizem Örge gibi oyuncularımız her demeçlerinde Cumhuriyetimizin 100. yılına ve kadına vurgu yapması takdir topladı.

Meydanlarda, dev ekranlarda yahut evlerinde Filenin Sultanlarını takip eden yurttaşlarımız adete bir bilinç sıçraması yaşıyor.

Türk kadın voleybolunun bugüne kadar geçtiği aşamalarda emeği olan tüm federasyonların, teknik ekiplerin, oyuncuların, voleybol paydaşı tüm sponsorların, bu oyuncuları yetiştiren aileler ve antrenörlerin hepsi en büyük teşekkürü hak ediyor.

Bugün artık, hedefini olimpiyat şampiyonluğu olarak belirleyen Türkiye Voleybol Federasyonu, önümüzdeki Avrupa Şampiyonası ve FIVB Milletler Ligi etaplarının organizasyonunu alarak başarı sürecine devamlılık katmayı düşünüyor.

Yaptıkları, yapacaklarının teminatı olan ve bana göre Türkiye’nin en başarılı spor federasyonu olan Türkiye Voleybol Federasyonu ve Başkan Mehmet Akif Üstündağ ile ekibine bu konunda güvenmekte haklılığımızı geçmiş zamandaki başarılardan aldığımı söylemek isterim.

Türk voleybolunun yolu açık.

Kaynak: Fikir Turu

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu