ManşetRöportaj

Melis Durul: ”Milli Takımımızdan Korksunlar!”

Son olarak Polonya Grot Budowlani Lodz takımında forma giyen başarılı pasör çaprazı Melis Durul, 2023/2024 sezonunda İtalya’nın Igor Gorgonzola Novara takımına transfer oldu.

Aynı zamanda Psikoloji bölümü mezunu olan oyuncu, 19 Haziran 2023 tarihinde Twitter Sohbet Odası’nda Voleybol Aktüel Editörü Mari ve BirGün Gazetesi yazarı Fırat Topal’a konuk oldu.

Melis Durul’un birbirinden değerli cevaplarıyla 1,5 saati bulan programda Polonya süreci, ligde aldığı MVP ödülleri, Polonya Kadın Milli Takımı’nın VNL performansı, Filenin Sultanları, ilgili olduğu seri katil türü kitaplar ve filmler, Eczacıbaşı, oyuncular, gündem konuları ve Novara hakkında birçok konuya değinildi.

Fırat Topal: ”4- 22 maçlık normal sezonda 7 maçta MVP seçildiniz ve buna Chemik Police ile oynanan Play-off serisini eklediğinizde 8 oluyor. Bu alanda İtalyan Valentina Diouf ile beraber sezon liderliği de sizde, bu başarıyı nasıl yorumlarsınız?

Polonya Kadın Milli Takımı’ndaki gelen nesil hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Melis Durul: ”Hala rüya gibi geliyor açıkçası. Ödüller odamda tam karşımda duruyor. Her zaman her baktığımda içim bir tuhaf oluyor. Baktıkça hatırlayacağım güzel anılar oldular benim için unutmamak adına. 8 MVP ödülü almak da 1, 2 aldıktan sonra, 3, 4, 5 ve 8 olunca insan şey de diyor yani ‘vay be gerçekten bir şeyleri doğru yapıyorum, başarılıyım.’ Hayal edilemeyecek bir başarıya imza attığımız ligde aldığım MVP ödüllerimi gördükçe gerçekten gurur verici. Çünkü; çok zor bir dönem, çok zor bir lig, çok zor bir süreçten geçtiğimiz bir zamanda (6 Şubat Depremi) yılmadan üstüne koyarak oynadığımız 3.’lükle bronz madalya alarak bitirdiğimiz bir sezonda, hatta bazı rüya takımlara beni koyduklarım için de ayrı bir mutluluk. Benim için en önemlisi takım olarak verdiğimiz performanstı, biraz takımcı bir insanımdır, takım olmayı benimsemeyi daha çok seviyorum, takım oyuncusu olmaktan da gurur duyuyorum.”

Polonya’dan çok iyi genç bir nesil geliyor Polonya’dan, çok atletikler, çok uzunlar ama ben her zaman bizim Türk Takımı’nın, bizim Türk gençlerimizin daha iyi geldiğini savunuyorum. Bunu gözlemledim. Bizim çok yetenekli genç oyuncularımız var. Umarım hak ettikleri yerleri bulacaklar. Tecrübe ettikçe, oynadıkça daha iyi yerlere gelecekler. O yüzden bence onlar Türkiye Milli Takımı’mızdan korksunlar.”

Fırat Topal: ”Polonya Milli Takımı’ndan bahsettik, Türk Milli Takımı’na nasıl bakıyorsunuz, Milli Takıma seçilme süreci nasıldır?

Melis Durul: ”Açıkçası kadroya alınmanın, çağrılmanın takdiri antrenördedir. En son Akdeniz Oyunları’nda milli takım forması terletme fırsatı verildi. Benim için milli takımda olmak her zaman gurur verici. Koşarak gideceğim yerlerden biri. Çünkü oranın havası, o formayı taşımak… Belki klişe gibi olacak ama çok farklı. Bunu gerçekten kelimelerle anlatmak mümkün değil. Ben herhangi bir kapının kapandığını düşünmüyorum açıkçası. Her an, her şey olabilir tabii ki de. Kadro açıklandıktan sonra belli kişilerden, belli mesajlar da aldım şaşkınlıkla karışık. Baktığımızda Milli Takım maçlarını da izliyorum, gerçekten çok iyi bir kadromuz var. Çok genç, çok yetenekli. Melissa Vargas da takıma çok büyük katkı sağlayan biri bence. Ebrar Karakurt keza hem pasör çaprazı, hem smaçör pozisyonunda oynayabilecek kabiliyette bir kız. O yüzden şu an bulunan Milli Takım her geçen gün daha iyi yerlere elbette ki gelecektir. Ama yarın öbür gün olur da bana da böyle bir fırsat çıkarsa çok severek koşa koşa giderim. Her zaman Milli Takım benim ince çizgim. O yüzden o formayı tekrar giyebilmek, o forma için her maça çıkmak ve elimden geleni yapmak her zaman hedeflerim arasında.”

Mari: Eczacıbaşı forması giymiş bütün oyuncular, bu kulübün geçmişten getirdiği bir kulüp kültüründen bahseder ve yerli-yabancı bütün oyuncular bundan bir nebze etkilenmiştir. Sizin bu kültürden en fazla etkilendiğiniz şeyler nelerdi ve sizce o günkü kültür hala bugün geçerli mi?

Melis Durul: Eczacıbaşı benim için çok farklı bir yerde. Çünkü ben 16 yaşında Eczacıbaşı’na transfer oldum Es Voleybol’dan. 16 yaşında son genç senemde Eczacıbaşı forması giydim. Sonrasında 2 yıl da A Takımı tecrübem oldu. Yani profesyonel hayata Eczacıbaşı sayesinde adım attım diyebilirim. O zaman çok sayıda Türk ve yabancı idollerimle oynama fırsatı elde ettiğim dolu dolu bir 2 yıl geçirdim. Bana her seferinde Eczacıbaşı hakkında soru sorulduğunda ilk aklıma gelen ‘aile‘ kavramı. Çünkü o zamanlar Perihan abla, İsmet abi, o zaman, o gün kimler varsa hala aynı kişileri görebiliyorsunuz o sahaya ve kulübe adımınızı attığınızda. Onların sizi sıcak karşılaması her zaman sizin için ekstra bir mutluluk sebebi olabiliyor. O yüzden yöneticilerinden tutun, Eczacıbaşı bünyesi altında çalışan herkes gerçekten size o sevgiyi o samimiyeti sağlıyor. Desteklerini her zaman hissettiriyorlar. Sonrasında geri dönüş olduğunda, aradan geçen bir 5 yıl sonrasında geri transfer olduğumda da aynı sıcaklığı, aynı samimiyeti, aynı sevgiyi hissettim. Bu her kulüpte böyle midir bilemiyorum. Çünkü benim için uzun bir aradan sonra geri dönüş olduğu için bu kadar rahatlıkla bunu dile getirebiliyorum. Eczacıbaşı A Takım tecrübemi; profesyonelliğe adım attığım çok doğru bir adres olarak yorumluyorum. Çünkü zamanında yıllarca A Milli Takım kaptanlığını da yapmış, aynı zamanda Eczacıbaşı’nın kaptanlığını da yapmış Esra Gümüş ile tanışmam, Gülden ablayı tanımam, Neslihan ile aynı sahayı paylaşmam, Özge ablayla aynı sahada, Elif abla olsun, Maja Poljak, Sokolova, Mirka yani sayamayacağım kadar çok insanla tanışma fırsatı elde ettim ki onlardan edindiğim bilgilerle aslında kat be kat daha da üstüne koyarak gitmeyi hedefliyorum ve amaçlıyorum. O yüzden ‘aile sıcaklığı’ diyebilirim kısaca cevaplamam gerekirse.

Röportajın tamamını dinlemek için tıklayınız.

 

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu