ManşetRöportaj

Milli ruhumuzla oynamak, Milli Takımımızı korkulan bir takım yapıyor!

Ceylan Arısan.
Sporcu aileden gelen; muhteşem zaferlerle başlayan voleybol kariyeri, iki şanssız sakatlıkla mola verse de O, inancı, disiplini, bilgisi ve karakteri ile yeniden sahalara döndü.
Haberleştirirken büyük keyif aldığımız söyleşide Ceylan’ın görünmeyen yanlarını bulacaksınız.

 

Sevgili Ceylan,
Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğin için teşekkür ederiz. Hayranların seni çok iyi tanıyor fakat bir de senin ifadelerin ile Ceylan Arısan’ı tanımak isteriz.

1994 yılında Karşıyaka İzmir’de doğdum. Sporcu bir aileden geliyorum. Babam eski milli basketbolcu ve annemde okul yıllarında basketbol oynamış. Basketbol sahasında sporla iç içe büyüdüm. Sosyalleşmeyi, seyahat edip yeni yerler keşfedip yeni kültürleri ve yabancı dil öğrenmeyi seven birisiyim. Müzik dinlemek hayatımın çok büyük bir parçası. Arkadaşlarım veya ailemle sofrada oturup sohbet edip keyifli vakit geçirmek ise benim için en güzel aktivite.

Basketbolcu bir babaya sahipsin. Voleybol tercihin nasıl gerçekleşti? Ailen seni bu konuda nasıl yönlendirdi?

2000 Yılında babamın basketbol spor okulunda basketbola başlamıştım. Voleybol ile ilk defa 2003 yılında Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonası maçlarını televizyonda görerek tanıştım. Bu oyuna hayran kalıp çok sevince aileme ‘Ben de böyle olmak istiyorum’ dedim ve voleybola Karşıyaka Spor Kulübü’nde böyle başlamış oldum. Seneler sonra ekranda görüp voleybola başlamama vesile olan sporcularla aynı sahayı paylaşıp takım arkadaşı oldum. Hayatta tahmin edemezdim 🙂

 

 

 

 

 

 

 

 

14 yaşında Eczacıbaşı gibi büyük bir kulübe transfer oldun. Bu süreci anlatabilir misin?

Voleybola başladığım ilk günlerden beri hem Milli Takımlarda hem kulüp takımlarında kendimden büyük yaş gruplarının takımlarında oynuyordum ve o zamanki kulübüm Karşıyaka ile Türkiye Şampiyonalarında Eczacıbaşı ile karşılaşıyorduk. Dolayısıyla İstanbul takımlarındaki antrenörlerle Milli Takımlarda beraber çalışmış ve kulüplerde karşılıklı oynamıştık. Milli Takım kampındayken Eczacıbaşı ve Vakıfbank’tan transfer teklifi aldım ancak yaşım daha çok küçük olduğu için ailem beni yalnız İstanbul’a göndermek istemedi. Aileme orada oynamanın hayalim olduğunu dile getirmem ve gitmek için yoğun ısrarlarım üzerine annem benimle İstanbul’a taşındı. Eczacıbaşı’nı tercih ettim ve transferim gerçekleşti.

Bu yaşta, genç bir sporcunun büyük bir takıma transfer olması büyük bir gurur yaşatmıştır. Peki gururun yanında, başarısız olurum endişesi yaşadın mı ve bununla nasıl başa çıktın?

Benim için inanılmaz büyük bir gururdu ve hayallerimin gerçekleştiği bir andı. O zamanlar Eczacıbaşı’nda oynayan Amerikalı smaçör Stacey’den antrenman tişörtünü almıştım ve onunla uyuyordum. Eczacıbaşı’nın hem altyapısının hem A takımının oynadığı seviyeyi hayranlıkla izliyordum. Transfer teklifini duyunca havalara uçtum çünkü benim için gerçekleşmiş bir hayaldi. Hiçbir zaman başarısız olurum endişesi yaşamadım. Aksine zoru başarmayı seven birisi olduğum için büyük bir istekle gittim oraya. Daha transferim gerçekleşmeden önce Eczacıbaşı’nda sivrilip üst seviyeye çıkmanın çok zor olacağını hakkında uyarmışlardı ancak benim cevabım ‘Zor olduğu için istiyorum zaten’ olmuştu. Voleybolda da en yüksek seviyelere ulaşmanın, başarılı olmanın kolay olmayacağını biliyordum.

Eczacıbaşı ile devam edersek, kulübün ilk Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduğu kadroda sen de yer aldın. Bu arenada mücadele etmek ve sonunda kupaya uzanmak nasıl bir his?

Dünyanın en iyi oyuncularıyla aynı takımda oynamak ve karşılıklı mücadele etmek benim için çok heyecanlı ve gurur vericiydi. Maja Poljak ve Thaisa Daher küçükken idolüm olarak gördüğüm oyunculardı. İkisiyle de aynı sahayı paylaşmak, onlardan bir şeyler öğrenmek ve üzerine Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu ile Dünya Kulüpler Şampiyonluğu gibi en prestijli kupaları kazanmak ise tekrar hayallerimin gerçekleşmesiydi. Örnek alarak büyüdüğünüz oyuncularla aynı takımda oynayabilmek ve beraber başarılara imza atmak çok büyük bir gurur.

Eczacıbaşı’nda oynarken çeşitli sezonlarda kiralık olarak Sarıyer Belediyespor ve Beşiktaş’ta mücadele ettin. Gelişimin açısından bu sezonları nasıl değerlendirebilirsin?

Kiralık olarak oynadığım sezonlar bana hem karakter hem de voleybol olarak kesinlikle çok şey kattı ve çok geliştim. Bana duyulan güven ve verilen büyük sorumluluğun altından başarıyla kalktım. Bu da hem voleybol hem de karakterimin daha da gelişmesini sağladı.

Az önce başarılarından söz etmiştik. Bir de Milli Takıma uzanalım istersen. Altın jenerasyon dediğimiz kadrodaydın. Genç Kızlar, U18, U23 turnuvalarında kürsüleriniz ve şampiyonluklarınız var.

Hayatımın en güzel anıları ve tekrar yaşamak isteyeceğim seneler diyebilirim. Gerçekten takım ruhuna sahip ve takım olarak oynayan bir takımdık. Birbirimizi tamamlayan bir yapımız vardı ve sonuna kadar pes etmeyen bir ruha sahiptik. Geriden gelip çevirdiğimiz bir çok maçı sahip olduğumuz içimizdeki o milli ruhumuza bağlıyorum. İki Avrupa ve bir Dünya Şampiyonluğu alan çok değerli bir jenerasyon olduğumuzu düşünüyorum.

Milli Takım demişken, son yıllarda ülkemizin performansını nasıl görüyorsun? VNL kürsüsünün ardından Tokyo’da nasıl bir derece bekliyorsun?
Milli Takımımız çok büyük bir çıkış yakalamış durumda. Hemen hemen katıldığımız her turnuvada kürsüye çıkıyoruz. Olimpiyat Oyunları’nda grubumuz zorlu bir grup ancak biz Türkler olarak gerçekten pes etmeden, milli ruhumuzla oynayıp gücümüze güç katan bir takımız. Bunun bizi korkulan bir takım yaptığını düşünüyorum. Takımımızın elinden gelenin en iyisini yapacağına ve grup maçlarından sonra kürsüye çıkacağımıza inanıyorum.

Tekrar kulüp kariyerine dönersek, maalesef hiçbir sporcunun yaşamasını istemediğimiz iki ciddi sakatlık yaşadın ve her birinde sezonu kapattın. Çalışmalarını takip ediyoruz güçlü bir Ceylan’ın döneceğini görüyoruz. Sen kendini nasıl hissediyorsun?

Şu an kendimi çok iyi hissediyorum. Antrenmanlarım aralıksız devam ediyor. Sekiz aylık tedavi sürecinden sonra kondisyonerimle ağırlık ve kondisyon antrenmanları yapıp yeni sezona hazırlanıyorum. Uzun ve zorlu bir süreç… Her aşamasında farklı zorlukları var ancak en zor kısmı atlattım ve geçen sakatlığımdaki tecrübemden sonra kıyaslarsak kendimi daha korkusuz ve iyi hissediyorum. Bazen insanlar sakatlanmayı yan gelip yatmak olarak görebiliyor maalesef ancak tam tersine aslında ben sezonu çalışma açısından bakarsanız hiç kapatmadım. Ameliyat gününden itibaren geri dönüş için aralıksız çalışmaya başlıyorsunuz ve sıfırlanmış bir bacağı resmen en başından güçlendirip, yürümeyi, koşmayı, sıçramayı baştan öğretiyorsunuz.

Bir kez sakatlanan sporcu geri dönüşünde kendini motive ederek spor hayatına devam edebilir fakat sen ikinci kez ağır bir sakatlık yaşadın. Zorluklarını aşmakta nasıl bir yol izledin? Profesyonel destek aldın mı?

İlk ön çapraz bağ sakatlığımda kendimi motive edip devam etme gücünü daha kolay bulabilmiştim. Ancak ikinci sakatlığımda bu böyle olmadı. Dürüst davranacağım. Daha sakatlığımın ilk saniyesinde ‘Bitti, spor hayatım buraya kadarmış’ dedim. Özellikle ilk iki ayımı çok zor geçirdim. Ne kadar çok oynamayı sevsem de istemeyerek de olsa voleybolu kesin bıraktım gözüyle bakıyordum. Gerçekten dışarıdan ne kadar zor görünüyorsa inanınki bu sakatlığı yaşayıp atlatmak hem mental hem fiziksel olarak çok daha zor ve uzun bir süreç. Üstelik bunu iki kere çok kısa aralıklarla yaşamak bana çok ağır geldi. Ancak zamanla voleybola duyduğum sevgi, tutku ve bugüne kadar verdiğim tüm emekler geri dönmemi sağladı. Profesyonel destek almadım ama zorlukları aşmamda ailem, arkadaşlarım, takımım ve sağlık ekibim çok yardım etti. Bir nevi psikologlarım onlardı diyebilirim. Aynı zamanda tanıdığım, tanımadığım yüzlerce insan tarafından tüm bu süreç boyunca çok dokunaklı destek mesajlar aldım. Gerçekten voleybolu bırakamamamda onların da payı var. Ne kadar teşekkür etsem az.

2021/22 sezonunda yurtdışından transfer teklifi aldın ve anlaştın. Bize bu süreci aktarabilir misin?

Her zaman yurtdışında oynamayı tecrübe etmek istemiştim ama bulunduğum seviyeden dolayı hep erteliyordum. Türkiye’den görüştüğüm takımlarda oldu ancak yurtdışından da teklifler gelince ve de aklımda yurtdışında eğitim programı olduğu için bu sene tercihimi bu yönden kullandım. Bana çok şey katacağını ve voleybola geri dönüşüm için verimli bir sene olacağını düşünüyorum.

Birçok sporcu şehir dışında bile oynarken sıkıntı yaşayabiliyor. Yurtdışında oynama konusunda çekincelerin var mı? Yeni bir deneyim için hazır mısın?

Açıkçası şu an da bir çekincem yok. İspanya çok sevdiğim bir ülke ve aynı zamanda belirli bir seviyede İspanyolca biliyorum. Daha önce okulda seçmeli derslerimde İspanyolca öğrenmiştim. Oraya gidip voleybol oynadıkça ve günlük hayatı deneyimledikçe dilimin daha çabuk gelişeceğine inanıyorum. Gitmeden önce İspanya Ligi hakkında araştırmalarımı yaptım. Lig hakkında bir fikrim var. Aynı zamanda takımdaki antrenörüm Fernando Munoz Benitez daha önce senelerce Arkas Spor’un antrenörlüğünü yapmış, Türkiye Ligini ve oyuncularını çok iyi tanıyan birisi olduğu için adaptasyonumun daha kolay olacağını düşünüyorum.

Sporcular zorluklar karşısında çeşitli mental destekler de alır. Sitemizden zihinsel antrenman konusunda birçok haber paylaşmıştık. Ceylan Arısan bu veya buna benzer çalışmalar yapıyor mu?

İlk sakatlığım sonrası bana mental destek almam konusunda öneride bulunmuşlardı ama ben savaşmayı seven ve inatçı birisiyim. O yüzden hep ‘Hayır, kendim yenmek istiyorum’ mentalitesiyle ilerleyip herhangi bir yardım almamıştım. Ancak bu sakatlığımda mental olarak daha çok yıprandım ve zorlandım. Destek almayı düşünüyordum ama pandemiden dolayı seanslar online olduğu için pek sıcak bakamadım. Seansların yüz yüze olmasına daha çok ihtiyacım vardı. Telefonuma meditasyon uygulaması indirdim ve içinde ruh halime uyan meditasyonları yaptım. Buradaki zihinsel antrenmanlarla kabullenemediğim sakatlığımı kabullendim ve geride bıraktım. Yaptığım meditasyonlar zamanla işe yaradı.

Biraz da eğitimden bahsedelim istersen. Üniversite mezunu oyunculardan birisin. Bilgi Üniversitesi Reklamcılık Bölümü mezunu olduğunu biliyoruz. Ceylan neden reklamcılık okudu ve ileride eğitim hayatına devam etme planı var mı?

Voleybolcu olmasaydım okumak istediğim bölüm iç mimarlıktı ancak Milli Takım ve kulüp maçlarının temposuyla sürekli devamlılık isteyen bu bölümü bitirmem çok zordu. Ben de tercihimi çok severek ve isteyerek okuduğum reklamcılıktan yana kullandım. Reklamcılık hiçbir zaman sonu olmayan, çok yorucu ama çok da sosyal ve yaratıcılığınızı kullandığınız bir sektör. Bu bölümü dört senede sabahlara kadar çalışıp projeler yaparak zor da olsa bitirdim. Şimdi eğitim hayatıma master programları ile pazarlama alanında devam etmek istiyorum. Hatta bu sene İspanya’da bunu da yapabilmek için planlarım var.

Daha yaşın genç fakat gelecek planlarından konu açılmışken, spor hayatın sonrasını da sormak isteriz. Ceylan aktif spor kariyerini noktaladıktan sonra ne yapacak? Yine sporun içinde mi kalacak yoksa başka hayalleri var mı?

Amacım voleybol hayatım bittikten sonra spordan kopmayıp spor pazarlama alanlarında çalışmak. Spor, doğduğumdan beri hayatımın bir parçası ve umarım öyle kalmaya da devam edecek. Bakalım hayat ne gösterecek?

Sakatlık yaşamış sporculara bakış açısını nasıl buluyorsun?

Sakatlık maalesef işimizin bir parçası ancak yaşadıkça öğrendiğim tecrübeyle, sakatlık yaşayan bir sporcuya bakış açısının değişmesi gerektiğine inanıyorum. Oyuncuya defolu ve tekrar her an sakatlanabilir gözüyle bakılıyor ve bunu doğru bulmuyorum. Sakatlanma riski daha önce sakatlık yaşamış veya hiç yaşamamış herkes için yüzde olarak aynı. Ne yazık ki bir anlık talihsizlik sonucu gerçekleşen bir olay ve ne kadar çok çalışırsanız veya ne kadar güçlü olursanız olun başınıza gelebiliyor. 16 yıldır voleybol oynuyorum, kulüp ve Milli Takımla beraber aralıksız en yoğun çalıştığım dönemlerde hiç sakatlık yaşamadım ama sadece son iki senedir kendimi en kuvvetli hissettiğim zamanlarda bu talihsizlikleri yaşadım. Bunun maalesef yeri, zamanı veya öngörüsü yok. Sporcunun geri dönüşüne önyargıyla bakmaktan daha çok yapıcı olunması gerektiğine inanıyorum.

Sosyal medya hesabında sakatlıktan dönüş sürecini anlatan videoları çekmekteki amacın neydi?

Biz sporcular dışarıdan iyi veya kötü birçok yoruma şahit oluyoruz. Oynadığımız bu oyun ve işimiz sanki çok kolaymış gibi görülebiliyor. Ne yazık ki olayın perde arka sını görmeden, iç yüzünü bilmeden birçok sert ve bilinçsiz yoruma maruz kalabiliyoruz. Ben yaşadığım bu tecrübeyle insanlara bir sporcunun sakatlık dönüşü neler ile baş ettiğini bir nebze de olsa elimden geldiğince göstermek istedim. ‘Bir nebze’ diyorum çünkü yaşadıklarımızın, hissettiklerimizin %100’ünü aktarabilmek imkansız ve biraz özele girdiğine inanıyorum. Sporcuların nelerle savaştığını, hangi fiziksel ve mental aşamalardan geçerek tekrar eski performanslarına ulaştıklarını insanlarla paylaşmak istedim. Aynı zamanda bu sakatlığı yaşayan veya ilerde yaşayacak olanlara yol göstereceğini, cesaret verebileceğini düşündüm ki düşündüğümden de iyisi oldu. Tanımadığım birçok kişiden çok değerli mesajlar aldım. Bu sakatlığı yaşayıp cesaret edip ameliyat olamayanlar fikrini değiştirdi, aynı sakatlığı yaşayıp tedavisine doktor kontrolünde benim yaptığım hareketleri ekleyenler de oldu, sürecimi takip edip desteklerini hiç esirgemeyip beni cesaretlendirenler de oldu.

Bizleri kırmayıp röportaj yaptığın için çok teşekkür ederiz. Öncelikle sana sağlıklı ve sakatlıktan uzak bir kariyer diliyor ve yeni sezonda başarılar temenni ediyoruz.

Voleybol, eğitim ve içindeki keşfetme arzusu ile harika geçeceğine inandığımız bir İspanya macerasının seni beklediğini eve çok mutlu ve başarılı olacağına inanıyoruz.

Voleybol Aktüel

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu