Efeler LigiKöşe Yazarları

Vay be!…..

Efeler Ligi’nde şampiyonluğun en büyük adaylarından birisi Ziraat Bankası…

Para gani, tesisler de… Yani her şey ‘no problem’ pozisyonunda…

Yerlilerin en iyileriyle, yabancıların en kalitelilerini getirip, şahane bir takım kurmuşlar…

Emin Gök, Koray Şahin’le, Selim Demir‘in isimleri bile; rakipler için psikolojik baskı unsuru…

Boy, pos, endam, harika… Emin’le, Koray ortadan havalandıkça; karşı filede onlara blok tutmak dünyanın en zor işlerinden…

‘Çata, pata, küte’ derken; bir bakıyorsunuz ortalık tuz duman…

Bir Kübalı pasörleri var mesela; Hierrezuelo isminde; o ne parmak hassasiyetidir öyle; top elinde lokum gibi yumuşuyor sanki; istediği yere istediği şekilde; cetvelle ölçsen bu kadar olur…

Ortaya kurşun pas, köşelere açık ya da antene yakın…

Vurmayanı sopayla döverler; bana atacak olsa, bu göbekle ve bu yaşta en azından karşı sahaya atarım gönderdiği topu; öyle şahane, öyle kusursuz birisi…

‘Kara bela‘ların vurucu timi olanı Escobar da Kübalı‘ymış. İlginçtir bu ülkeden hep atlet sporcu çıkıyor kadını erkeğiyle; genetik özellik ya da yaradılıştan bilemem. Boy 2.01 metre; zıpladığında file belinde kalıyor. Vatandaşı Hierrezuelo da pasları ağzının içine içine atınca; Bursa BŞB ilk set blok filan tutamayıp, kroke olmuş boksör gibi seyretti!

Servis turları ise ayrı bir sorun yaşattı bizim takıma. Sanki otomatik silahla ateş ediyor mübarekler. Öylesine sert, sanırsınız kurşun atıyorlar: Manşetle karşılanması kolay olmayan feci hızlı serseri toplar ki; Escobar ilk sette üst üste 5 sayı buldu servisten. Çoğu da ‘ace’ kategorisinde.

Üçüncü yabancıları beyaz sınıfından. Cristian Poglajen Arjantin‘den gelmiş. İki siyah, bir beyaz üçü birlikte tam bir hücum timi gibiydi bu maçta. İlk sette gözleri yıldı BŞB’li çocukların… Tabii seyirciyle, bizim de!

Hikâyenin karşı yakasında, olumsuz da olsa her koşulda oynayabilen; mucize çocuklarımız var…

‘Eti ne, budu ne’ tanımlaması tam Bursa BŞB için söylenmiş.

Fark da burada başlıyor zaten…

Tek kelimeyle bir kadro mühendisliği başarısı söz konusu…

Doğru adamları, doğru kulüpte buluşturursanız; az paralara pekala iyi takım kurulabiliyormuş…

Voleybol emektarı genel koordinatör Murat Mestan’la, antrenör Fazıl Demirci’yi 8 haftası geride kalan Efeler Ligi’nde Bursa BŞB’yi öyle pas geçilecek bir takım olmadığını dosta düşmana gösterdikleri için kutlamak gerek.

Dolu dolu, dip diri, her pozisyonuyla alkışı hak eden; skora karşı direnirken mücadeleyi asla elden bırakmayan yeni bir başkaldırının ismi olmaya doğru tam gaz gidiyor Bursa BŞB…

Hikâyeyi roman formatında yazanlar ise farklı kahramanlar…

Son haftalarda fazlaca rötar yapsa da Ziraat önünde yeniden uçuşa geçerek, etkileyici hücum performansıyla blokları delip geçen İranlı Morteza Sharifi (19 sayı) ilk sıraya konulmalı…

Yer çekimine meydan okuyan atletizmiyle özellikle servislerini görsel bir şölene dönüştüren Sharifi, çok konuşulacak bu maçın en kreatif oyuncusu olmayı başardı…

Hücumun diğer lokomotifi Ediz Fırıncıoğlu; Brezilyalı Leao’nun gidişiyle boşalan pasör çaprazında küllerinden yeniden doğan ‘Zümrüdüanka’ kuşunun başka bir versiyonu gibiydi …

Bulduğu şansı bu kadar iyi değerlendiren bir ikinci oyuncu var mıdır Efeler Ligi’nde araştırılsın çıkmaz! Yetenekleriniz kısıtlı olsa da çok çalışılınca mutlaka size ekstra katkı olarak dönüşü oluyor. Ediz bu kategoride bir oyuncu. Hücumunu kusursuza yakın yeniden dizayn edince, harika oynamaya başladı. Öldürdüğü toplarla, tuttuğu bloklar olağanüstü ötesiydi. Yorulmak bilmeyen performansını otomatiğe bağlayarak, Ziraat siperlerini maç boyunca dövdü de dövdü.

Sıra sıra gidiyorum…

Bir paragraf az kalır Hüseyin Koç için, üzerine öykü bile yazarsın…

40 yaşına bassa da ‘kırk bir kere maşallah’; hâlâ taş gibi kaptan…

Profesyonelliği doğru yaşamayı; tribüne çıkan akranlarına inat parkede sanata dönüştürerek her hafta yeni yeni oyunlar vizyona soktuğu için milyon kere bravo…

En net bir tanımla yeri zor doldurulacak bir maestro…

Çok konuşuyormuş, tribünlere oynuyormuş, sahada bazen ayarı kaçıyormuş; gülüp geçiyorum bu mahalle ağzı dedikodulara!..

Her saniyesiyle oyunun içinde, hep konsantre, pozisyon kovalayan smaçörlerini şahin gözüyle dikizliyor sanki…

Kim nereye koşmuş, ‘tak‘ oraya pas. Ortaya da iki köşeye de…

Bırakın da biraz kapris yapıp, jest ve minikleri sizi rahatsız etsin.

İşi bitiriyor mu ona bakın… Bir de içinde olduğu yaşına…

Yıllar sonra döndüğün memleketine ‘hoş geldin Hüseyin.’

Sambacı Allison Melo bambaşka bir şey… Sessiz, sakin, bir şey yapmamış gibi görünüp de çok şey yaparak birçok sayıya imza atan görünmeyen kahraman… (16 sayı)

Kısacası ‘tam isabet’ bir yabancı…

Murat Mestan’la Fazıl hocamın seçimine sağlık…

Tam tekmil ve kusursuz oynadı Bursa BŞB, şampiyonluğun en büyük favorilerinden Ziraat‘a karşı…

Giren çıkanı aratmadı, kenarda Fazıl hocanın sevinçten göz bebeklerinin büyüdüğünü fark ettim.

Cansın Hacıbekiroğlu, Esat Dalgıç, Furkan Dur, Uğur Kılınç…

Emeğinle, alın teriniz var anlamı büyük bir galibiyette sizlerin de…

Öne çıkanlar kadar, önemliydiniz, yazmazsak olmazdı…

Maç bitince çok sevindi çocuklar; ilk kez izleyen birisi olsa ‘Acaba şampiyon mu oldu bu takım?’ diyebilirdi…

Sevinmeyi hak ettiren çok değeri olan bir galibiyet oldu çünkü…

Özetlersek; daha erkek voleybol şubesi ikinci senesini yaşarken; ilk kez yer alınan Efeler Ligi’nin biten 8 haftasının sonunda 5 galibiyet, 3 yenilgiyle puan cetvelinin dördünce basamağında yer almak büyük bir başarıdır, gurur verici bir duruştur…

Maç bitti; Murat Mestan‘ı kutlarken ‘Vay be; bugünleri de mi görecektik?’ dedim…

En son ‘vay be’yi; 1992‘de Sönmez Filament erkek şubesini kapatıp, fileden çekilince üzüntüden çekmiştim…

Yıllar sonra geleni ise sevinçten…

Yıllar içinde bir iki ufak denemeye karşın; Bursa merkezinde bir türlü dikiş tutturamayan erkek voleybolunun yeni ‘alamet-i farikası‘ oldu Bursa BŞB, hoş geldi, safa getirdi…

Doğru adamlarla yolculuğa çıkma, doğru yatırım, bazen riskli olsa da doğru dönüşüm.

Olay budur…

Bir tek şey kaldı bu güzel başarıların üzerine mutlaka halledilmesi gereken…

Seyirci yani taraftar!

Maçlara gelenlerin azınlığı bir elin parmağını geçmeyen voleybolseverse; gerisi maalesef toplama…

Ya altyapı oyuncuları, ya da iş birliği yapılan okulların öğrencileri…

Seyirci gelmeli maçlara, biletinin parasını ödeyerek gelecek taraftarı salona çekmeli…

İşte o zaman ‘Her şey çok daha süper olacak’…

Bursa’da erkek voleybolunu özlemiştik, galiba hasretimiz dineceğe benziyor…
Engin Aksöz – Bursa

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu